Ona dedesinin ismini vermiş olmalılar.
- Er muss nach seinem Großvater benannt worden sein.
Dedesinin ismini almış olmalı.
- Er muss nach seinem Großvater benannt worden sein.
O, on dakika içinde burada olacaktır.
- Er wird in zehn Minuten da sein.
Yakında dede olacaksın.
- Bald wirst du Großvater sein.
Doktor olmaktan gururluyum.
- I am proud of being a doctor.
Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
- Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı.
- The living beings of the past were very different from those of today.
Bir insan gibi yaşamanı daha fazla istiyorum.
- I want you to live more like a human being.
Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?
- Do you know who brought that team into being?
İnsanlar bilinçli varlıklardır.
- Humans are conscious beings.
Hayvanlara saygı gösterelim çünkü onlar duyarlı varlıklardır.
- Let's respect the animals, because they are sentient beings.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
Bizim roket yapılıyor.
- Our rocket is being built.
Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.
- As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.
İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.
- Language changes as human beings do.
Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.
- As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.
To share one's passion is to live it fully.
- Sein Leidenschaft zu teilen bedeutet, sie voll zu leben.
Goethe claimed, one who cannot speak foreign languages does not know one's own language either.
- Goethe meinte: Wer fremde Sprachen nicht kennt, weiß nichts von seiner eigenen.
Bedecken Sie diesen Busen, damit ich ihn nicht sehen kann!
- Cachez ce sein que je ne saurais voir.