There was not a bloody soul.
- Lanet olası bir ruh yoktu.
Do you think animals have souls?
- Sizce hayvanların ruhu var mıdır?
Mary felt as if a ghost or spirit had touched her back.
- Mary bir hayalet ya da ruhu sırtına dokunmuş gibi hissetti.
Body and spirit are twins: God only knows which is which.
- Vücut ve ruh ikizdir: Sadece Tanrı hangisinin hangisi olduğunu bilir.
I'll be with you in spirit.
- Ben ruhen sizinle birlikte olacağım.
With this talisman, you can ward off any and all evil spirits.
- Bu tılsım ile tüm şeytani ruhları defedebilirsin.
For all their serious wounds, all of them were in good spirits.
- Ciddi yaralarına rağmen onların hepsi iyi ruh hali içindeydi.
Reality and irreality are both important for one's psyche.
- Gerçeklik ve gerçek dışılık, kişinin ruhu için önemlidir.
The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
- Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
Dan was worried about Linda's state of mind.
- Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.
His illness was mainly psychological.
- Onun hastalığı aslında ruhsaldı.
Are Tom and Mary licensed psychologists?
- Tom ve Mary ruhsatlı psikolog mu?
Judging from his expression, he's in a bad mood.
- Onun ifadesine bakılırsa, o kötü bir ruh hali içinde.
Are Tom and Mary licensed psychologists?
- Tom ve Mary ruhsatlı psikolog mu?
His illness was mainly psychological.
- Onun hastalığı aslında ruhsaldı.