vielsagend

listen to the pronunciation of vielsagend
Немецкий Язык - Турецкий язык
{'fi: lza: gınt} anlamlı
anlamlı, manalı
Английский Язык - Турецкий язык

Определение vielsagend в Английский Язык Турецкий язык словарь

meaningful
{s} anlamlı

Yeni ve daha anlamlı bir gerçekliğe hoş geldin. - Welcome to a new and more meaningful reality.

O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor. - He regards women as disposable pleasures rather than as meaningful pursuits.

significantly
anlamlı/önemli şekilde
significantly
önemli

Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir. - While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.

Tom'un Fransızcası önemli oranda gelişti. - Tom's French has improved significantly.

significantly
anlamlı bir biçimde
meaningful
(sıfat) anlamlı
significantly
önemli derecede

Bu önemli derecede farklı. - This is significantly different.

Tom önemli derecede daha iyi yapıyor. - Tom is doing significantly better.

significantly
mühim seviyede
significantly
büyük derecede
significantly
önemli ölçüde

Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir. - While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.

Japonya'da istihdam imkanları kadınlar için erkekler için olduğundan önemli ölçüde düşüktür. - In Japan, employment opportunities are significantly lower for women than they are for men.

significantly
önemli biçimde
telling
etkili
telling
{f} anlat

Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum. - Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.

Onu dolaylı olarak anlatıyorsun, değil mi? - You are telling it second hand, aren't you?

telling
(duygu/görüş/vb.) açığa çıkaran
significantly
Önemli ölçüde, dikkate değer biçimde
significantly
Dikkati çeker bir şekilde
significantly
Manidar bir şekilde
meaningful
{s} anlamlı, manalı
telling
{s} belli eden
Немецкий Язык - Английский Язык
telling
significantly
meaningful