Önde gelen bir uzman resmi tasdik etmek için içeriye getirildi.
- A leading specialist was brought in to authenticate the painting.
Tom bir arama-kurtarma uzmanı olmak istiyordu.
- Tom wanted to become a search-and-rescue specialist.
Orta çağ tarihinde uzmanlaşıyorum.
- I specialize in medieval history.
Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp.
- Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.
Hastalığın daha da kötüleşirse, bir uzman doktoru ara.
- If your illness becomes worse, call in a specialist.
Bir uzman doktorla konuşmalısın.
- You should talk to a specialist.