plural of time

listen to the pronunciation of plural of time
Английский Язык - Турецкий язык

Определение plural of time в Английский Язык Турецкий язык словарь

times
kere

Tom aynı fıkrayı bana on kereden fazla anlattı. - Tom has told me that same joke more than ten times.

İki kere yedi on dörttür. - Two times seven is fourteen.

times
defa

Savaş alanında defalarca kefeni yırttı. - He cheated death many times on the battlefield.

Film yıldızı söylediği bütün düşüncesiz şeylerden dolayı hatasını kabul etmekte defalarca zorlandı. - The movie star ate crow many times because of all the thoughtless things she said.

times
kez

O otobüs günde kaç kez çalışır? - How many times a day does that bus run?

Otobüs her gün kaç kez çalışır? - How many times does the bus run each day?

times
kat

Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür. - Australia is about twenty times larger than Japan.

O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor. - He earns three times as much as I do.

times
zaman

Zamanın gerisinde kalmayayım diye her gün gazete okumayı bir alışkanlık haline getirdim. - I make it a rule to read the newspaper every day lest I should fall behind the times.

Viking zamanında, Grönland bugünkünden daha yeşildi. - In Viking times Greenland was greener than today.

times
günler

İyi günleri hatırlayalım. - Let's remember the good times.

Sayfiye evi bana onunla birlikte geçirdiğim mutlu günleri hatırlattı. - The cottage reminded me of the happy times I had spent with her.

times
(Bilgisayar) istatistikler
times
(Bilgisayar) times
times
(Bilgisayar) defa dene
times
(Bilgisayar) kez dene

Bunu birkaç kez denedim. - I tried that a couple of times.

Birkaç kez denedi, ancak başarısız oldu. - He tried several times, but failed.

times
çarpı

O, bir yıldırım tarafından üç kez çarpıldı. - He has been struck by lightning three times.

Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi. - The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.

times
şimdiki zaman
times
devir

Devir kötü. Güçlü olmaya çalış! - Times are tough. Try to be strong!

times
çağ

Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı. - Salt was a rare and costly commodity in ancient times.

O kale eski antik çağda inşa edilmiştir. - That castle was built in ancient times.

times
saat tut/ayarla
times
{e} kere, çarpı: Five times ten equals fifty. Beş kere on elli eder
Английский Язык - Английский Язык
times
plural of time

    Расстановка переносов

    plu·ral of time

    Турецкое произношение

    plûrıl ıv taym

    Произношение

    /ˈplo͝orəl əv ˈtīm/ /ˈplʊrəl əv ˈtaɪm/
Избранное