This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
- Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.
We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
- Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
This is the beginning of a new era.
- Bu yeni bir çağın başlangıcıdır.
The revolution brought in a new era.
- Devrim yeni bir çağ getirdi.
That castle was built in ancient times.
- O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
How many times do I have to ask you to call me by my first name?
- Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.
- Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.
How many times do I have to ask you to call me by my first name?
- Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
He was regarded as the greatest writer of the day.
- Çağının en iyi yazarı olarak görülüyordu.
In this day and age, life without electricity is unimaginable.
- Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.
This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
- Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
This book is a little out of date.
- Bu kitap biraz çağ dışı.
The golden age is before us, not behind us.
- Altın çağ bizim önümüzde, arkamızda değil.
The Great Depression was the golden age of gangsters.
- Büyük Bunalım, gangsterlerin altın çağındaydı.