İki kere iki dört eder.
- Two times two is four.
İki kere yedi on dörttür.
- Two times seven is fourteen.
Savaş alanında defalarca kefeni yırttı.
- He cheated death many times on the battlefield.
Tom'un menüye bakmasına gerek yoktu çünkü daha önce o restoranda defalarca bulunmuştu.
- Tom didn't need to look at the menu because he'd been to that restaurant many times before.
Otobüs her gün kaç kez çalışır?
- How many times does the bus run each day?
Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
- These medicines should be taken three times a day.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
A, B'nin 5 katı kadar uzundur.
- A is 5 times as long as B.
Viking zamanında, Grönland bugünkünden daha yeşildi.
- In Viking times Greenland was greener than today.
O metotlarında zamanın gerisindedir.
- He's behind the times in his methods.
Sayfiye evi bana onunla birlikte geçirdiğim mutlu günleri hatırlattı.
- The cottage reminded me of the happy times I had spent with her.
Güzel günlerimiz oldu.
- We did have some good times.
Bunu birkaç kez denedim.
- I tried that a couple of times.
Birkaç kez denedi, ancak başarısız oldu.
- He tried several times, but failed.
Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom has been struck by lightning three times.
O, bir yıldırım tarafından üç kez çarpıldı.
- He has been struck by lightning three times.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
- How many times do I have to ask you to call me by my first name?
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.