O oraya varmadan önce, neredeyse hava kararacak.
- By the time she gets there, it will be nearly dark.
Neredeyse araba beni ezecekti.
- I was nearly run over by a car.
İnsanlara Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir? diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık.
- When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.
Amerika'da, benim programım hemen hemen her gün farklı ve benzersizdir.
- In America, my schedule is different and unique nearly every day.
Dünya nüfusu bir yılda yaklaşık olarak 90 milyon kişi artıyor.
- The world population is expanding at the rate of nearly 90 million people a year.
Tom yaklaşık olarak senin ölçünün iki katı.
- Tom is nearly twice your size.
Saat takriben altıdır.
- It's nearly six o'clock.
Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
- He was nearly hit by the car while crossing the street.
Jules Verne'in romanları adeta gelecekten haberler vermiştir.
- Jules Verne's novels nearly gave the news from the future.
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Excuse me, is there a toilet nearby?
Az daha bir suça bulaşacaktım.
- I came near to getting involved in a crime.
Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musun?
- Do you know a cheap hotel nearby?
Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musunuz?
- Would you know a cheap hotel in the near?
Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
- He was nearly hit by the car while crossing the street.
Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
- Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
Yolumu nehir civarında kaybettim.
- It was near the river that I lost my way.
Tom'un o çiçekleri meşe ağacının yanına dikeceğini düşünüyordum.
- I thought Tom would plant those flowers near the oak tree.
Tom'u çocuklarımın yanına salma.
- Don't let Tom near my kids.
Yakında bir telefon var mı?
- Is there a telephone nearby?
Yakında bir telefon var mı?
- Is there a telephone near by?
Doğum günün yaklaşıyor.
- Your birthday is drawing near.
Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime toplar.
- The dictionary gathers nearly half a million words.
Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
- The accident took place near his home.
Amerikalı bir öğrenci benim evin yanında yaşıyor.
- A student from America lives near my house.
Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olurdu.
- It would be dangerous to go too near the edge of the cliff.
Ona yaklaşmak istemiyorum.
- I don't want to go near her.
Buranın yakınında iyi bir Tayland restoranı var.
- There's a nice Thai restaurant near here.
Eczane, hastanenin yakınında.
- The pharmacy is near the hospital.
O oraya varmadan önce, neredeyse hava kararacak.
- By the time she gets there, it will be nearly dark.
Neredeyse boğuluyordum.
- I came near to being drowned.
Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk.
- We nearly had an accident when the car brakes jammed.
Saat yaklaşık olarak altıdır.
- It's nearly six o'clock.
Dünya nüfusu bir yılda yaklaşık olarak 90 milyon kişi artıyor.
- The world population is expanding at the rate of nearly 90 million people a year.
He left a nearly full beer on the bar.
Tom has been gone nearly three years.
- Tom has been gone for nearly three years.
I am nearly forty and still unmarried.
- I am nearly forty and still not married.
The end is near.
The voyage was near completion.
The two words are near synonyms.
... to nearly seven billion this year. Put three zeroes on the end of seven million, you get ...
... lt has taken us on a journey of nearly 14 billion years. ...