Çocuğu öldükten sonra, o üzüntüden neredeyse çıldırdı.
 - She went nearly mad with grief after the child died.
O oraya varmadan önce, neredeyse hava kararacak.
 - By the time she gets there, it will be nearly dark.
Hemen hemen hiç yakın dostu yoktur.
 - She has nearly no close friends.
İnsanlara Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir? diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık.
 - When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.
Dünya nüfusu bir yılda yaklaşık olarak 90 milyon kişi artıyor.
 - The world population is expanding at the rate of nearly 90 million people a year.
Tom yaklaşık olarak senin ölçünün iki katı.
 - Tom is nearly twice your size.
Saat takriben altıdır.
 - It's nearly six o'clock.
Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
 - He was nearly hit by the car while crossing the street.
Jules Verne'in romanları adeta gelecekten haberler vermiştir.
 - Jules Verne's novels nearly gave the news from the future.
En yakın tren istasyonu nerede?
 - Where's the nearest train station?
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
 - I really look forward to your visit in the near future.
Az daha bir suça bulaşacaktım.
 - I came near to getting involved in a crime.
Yakınlarda bir posta kutusu var mı?
 - Is there a mailbox near here?
Yakınlarda bir çiçek mağazası var.
 - There is a flower shop near by.
Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
 - He was nearly hit by the car while crossing the street.
Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
 - Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
Yolumu nehir civarında kaybettim.
 - It was near the river that I lost my way.
Yerinde olsam onun yanına gitmem.
 - I wouldn't go near it if I were you.
Tom'u çocuklarımın yanına salma.
 - Don't let Tom near my kids.
Yakında bir telefon var mı?
 - Is there a telephone nearby?
Bu ev yakında, iki yatak odası ve bir oturma odası var, ve dekorasyonu kötü değil; ayda 1500.
 - This house is nearby, it has two bedrooms and a living room, and the decoration isn't bad; it's 1500 a month.
Bana yaklaşma, soğuk almışım.
 - Don't come near me. I have a cold.
İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
 - Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
Amerikalı bir öğrenci benim evin yanında yaşıyor.
 - A student from America lives near my house.
Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
 - Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
Ona yaklaşmak istemiyorum.
 - I don't want to go near her.
Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olurdu.
 - It would be dangerous to go too near the edge of the cliff.
Eczane, hastanenin yakınında.
 - The pharmacy is near the hospital.
Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
 - In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
 - He slipped and nearly fell.
Neredeyse boğuluyordum.
 - I came near to being drowned.
Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk.
 - We nearly had an accident when the car brakes jammed.
Tom yaklaşık olarak senin ölçünün iki katı.
 - Tom is nearly twice your size.
Saat yaklaşık olarak altıdır.
 - It's nearly six o'clock.
He left a nearly full beer on the bar.
I am nearly forty and still not married.
 - I am nearly forty and still unmarried.
Tom has been gone nearly three years.
 - Tom has been gone for nearly three years.
The end is near.
The voyage was near completion.
The two words are near synonyms.
... but nearly all of perception isn't highly relativistic absolute measures ...
... nearly killed by massive roadside bomb in Afghanistan his comrades Parliament ...