En yakın telefon nerede?
- Where is the nearest telephone?
En yakın bank nerede?
- Where is the nearest bench?
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
En yakın tren istasyonu nerede?
- Where's the nearest train station?
Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
- What time does the next train leave?
Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
Az daha bir suça bulaşacaktım.
- I came near to getting involved in a crime.
Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.
- I bought a watch and I lost it the next day.
Tom ve Jane tartıştılar fakat ertesi sabah barıştılar.
- Tom and Jane quarreled, but they made up the next morning.
Yakınlarda bir çiçek mağazası var.
- There is a flower shop near by.
Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu.
- He lived in a small town nearby.
Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
- He was nearly hit by the car while crossing the street.
Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
- Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
Yolumu nehir civarında kaybettim.
- It was near the river that I lost my way.
Tom'u çocuklarımın yanına salma.
- Don't let Tom near my kids.
Pencerenin yanında olan ön sırada Tom'un yanına oturmayı tercih ediyorum
- I prefer to sit in the front row near the window next to Tom.
Bundan sonraki cadde nedir?
- What is the next street after this?
Prens Charles bundan sonraki İngiliz kralı olacak.
- Prince Charles will be the next British king.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Excuse me, is there a toilet nearby?
Bana yaklaşma, soğuk almışım.
- Don't come near me. I have a cold.
O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor.
- He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him.
Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
- The accident took place near his home.
Amerikalı bir öğrenci benim evin yanında yaşıyor.
- A student from America lives near my house.
Tom'a yaklaşmak istemiyorum.
- I don't want to go near Tom.
Ona yaklaşmak istemiyorum.
- I don't want to go near him.
İtfaiye gelmeden yangın sonraki binaya yayıldı.
- The fire had spread to the next building before the firemen came.
Daha sonra ne oldu bilmiyorum.
- What happened next, I don't know.
Prens Charles bundan sonraki İngiliz kralı olacak.
- Prince Charles will be the next British king.
Mesele bundan sonra ne yapmamız gerektiğidir.
- What we should do next is the question.
Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.
- According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring.
Önümüzdeki ay onun bir bebeği olacak.
- She will have a baby next month.
Buranın yakınında iyi bir Tayland restoranı var.
- There's a nice Thai restaurant near here.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Neredeyse boğuluyordum.
- I came near to being drowned.
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
- He slipped and nearly fell.
Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk.
- We nearly had an accident when the car brakes jammed.
Saat yaklaşık olarak altıdır.
- It's nearly six o'clock.
Tom yaklaşık olarak senin ölçünün iki katı.
- Tom is nearly twice your size.
Bitişik komşudaki köpek tehlikeli.
- The dog next door is dangerous.
O bizim bitişik komşumuz.
- He is our next door neighbor.
Ben onun daha sonra ne zaman geleceğini bilmiyorum.
- I am uncertain when he will come next.
Daha sonra ne oldu bilmiyorum.
- What happened next, I don't know.
Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- Next to him, I'm the fastest runner in our class.
Tom sınıfta Mary'nin yanında oturdu.
- Tom sat next to Mary in class.
O, otobüste onun yanına oturdu.
- She sat next to him on the bus.
Tom konserde Mary'nin yanına oturdu.
- Tom sat next to Mary at the concert.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Tom bitişik odadan gelen bir müzik duydu.
- Tom heard some music coming from the next room.
Mercury is the planet closest to the Sun.
- Mercury is the planet nearest to the sun.
Mercury is the planet closest to the Sun.
- Mercury is the nearest planet to the sun.
The end is near.
The voyage was near completion.
The two words are near synonyms.
I am nearly forty and still not married.
- I am nearly forty and still unmarried.
I am nearly forty and still unmarried.
- I am nearly forty and still not married.
... I am a woman; you might not know it… I don’t have to walk 15 miles to the nearest ...
... shows that the nearest rose petals bring ...