Sizi beklettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have kept you waiting.
Onunla gidemediğim için üzgünüm.
- I am sorry that I could not go with her.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Üzgünüm, mantıların tümü bitti.
- I'm sorry, we're all out of manti.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry I'm so late.
Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
- I'm sorry, did I do something wrong?
Affedersiniz ama bu video artık mevcut değil.
- I'm sorry, but it's no longer available.
... Not if you're, sorry, a corporate lawyer, ...
... from flood, sorry, he'll have to ...