Üzgünüm, gitmek zorundayım.
- I am sorry, I've got to go.
Ben, sizi bu kadar uzun beklettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have kept you waiting so long.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry I'm so late.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry about being late.
Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
- I'm sorry, did I do something wrong?
Affedersiniz, onu tekrar söyler misiniz?
- I'm sorry, could you say that again?
... - LOOK WHAT YOU DID! - I'M SORRY, SIR. ...
... from flood, sorry, he'll have to ...