Üzgünüm, gitmek zorundayım.
- I am sorry, I've got to go.
Sizi beklettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have kept you waiting.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry I'm so late.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry about being late.
Affedersiniz, onu tekrar söyler misiniz?
- I'm sorry, could you say that again?
Affedersiniz, adınızı unuttum.
- I'm sorry, I've forgotten your name.
... Sorry. ...
... PRESIDENT OBAMA: Sorry. ...