- Определение hunting в Английский Язык Турецкий язык словарь
- avcılık Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır. -Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness. 
 Onun sevdiği eğlenceler avcılık ve golf. -His favourite pastimes were hunting and golf. 
 
- av 
- avlanma Avlanmak bu alanda yasaklanmıştır. -Hunting is prohibited in this area. 
 Milli parklarda avlanmaya izin verilmez. -Hunting is not allowed in national parks. 
 
-  (Askeri) TİTREME: Bir radar anteninin; kontrol ayarı ile tespit edilen noktada düzgün bir şekilde duracak yerde bir nokta üzerinde titremesi hali
-  {i} arama Tom iş arama için dışarıda. -Tom is out job hunting. 
 Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır. -Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year. 
 
- çevrinme 
-  (Bilgisayar) çevrinme kontrol sistemi
- boş hat arama 
- avlanarak 
-  (Havacılık) salınım
-  (Bilgisayar) boş hat arama telefon
-  {f} avlan Milli parklarda avlanmaya izin verilmez. -Hunting is not allowed in national parks. 
 Avlanmaya gitmeliydim. -I should've gone hunting. 
 
- araştırma 
-  {s} av: hunting dog av köpeği. hunting knife av bıçağı
- avcı kulübesi Tom geceyi eski bir avcı kulübesinde geçirdi. -Tom spent the night in an old hunting shack. 
 
- hunting dog av köpeği 
- hunting seat av köşk 
- avcı Onun sevdiği eğlenceler avcılık ve golf. -His favourite pastimes were hunting and golf. 
 Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır. -Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness. 
 
- hunting knife av bıçağı 
- hunting case madeni saat kapağı 
- mak 
-  {i} takip
- hunting cap coğunlukla kadifeden yapılmış avcı kasketi 
- elek 
- titreme 
- avına 
- avlama 
- hunt
-  {f} avlanmak Avlanmak bu alanda yasaklanmıştır. -Hunting is prohibited in this area. 
 Burada bir kapan kuramam. Avlanmak yasaktır. -I cannot set a trap here. It's forbidden to hunt. 
 
- hunt
-  {f} avlamak Anne kedi kuşları avlamak için dışarı çıktı. -The mother cat went out hunting birds. 
 
- hunt
-  {i} av
- hunting knife
- avlamak 
- hunting tourism
-  (Turizm) av turizmi
- hunting box
- avcı kulübesi 
- hunting case
- madeni sögen kapağı 
- hunting dog
- av köpeği 
- hunting dog
- avköpeği 
- hunting ground
- avlanma sahası 
- hunting knife
- av bıçağı Tom sağ elinde büyük bir av bıçağı var. -Tom has a large hunting knife in his right hand. 
 Tom arabasının bagajında bir av bıçağı bulundurur. -Tom keeps a hunting knife in the trunk of his car. 
 
- hunting season
- av sezonu 
- hunting season
- av mevsimi 
- hunting seat
- av köşkü 
- hunting spider
- avcı örümcek 
- hunting watch
- kapaklı cep saati 
- hunting blind
- Avcılar için gizlenme yeri 
- hunting bow
- Av için kullanılan bir yay 
- hunting down
- aşağı avcılık 
- hunting forbiddance
- av yasağı 
- hunting grounds
- av 
- hunting high and low
- avcılık yüksek ve düşük 
- hunting lodge
- avcı kulübesi 
- hunting trip
- av 
- hunting cat
- çita 
- hunting certificate
-  (Turizm) av tezkeresi
- hunting ground
- avlak 
- hunting ground
- av bölgesi 
- hunting is not allowed here
- burada avlanmak yasak 
- hunting leopard
- çita 
- hunting licence
- avlanma ruhsatı 
- hunting license
-  (Kanun) av tezkeresi
- hunting license
-  (Kanun) av ruhsatı
- hunting period
- avcılık periyodu 
- hunting products
- avcılık ürünleri 
- hunting reserve
- avlanma yasağı olan bölge 
- hunting stories
- av hikayeleri 
- hunting wear
-  (Tekstil) av kıyafeti
- hunt
-  (Havacılık) salınma
- hunt
-  {f} kovalamak
- hunt
-  (Havacılık) takip etme
- mine hunting
-  (Askeri) mayın avlama
- african hunting dog
- afrika av köpeği 
- go hunting
- ava çık Ava çıkmak ister misin? -Do you want to go hunting? 
 Paolo bana ertesi gün ava çıkacağımızı söyledi. -Paolo told me we'd go hunting the following day. 
 
- gone hunting
- ava çık 
- hunt
- avlanma O, ormanda avlanmaya gitti. -He went hunting in the woods. 
 İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı. -The men had little to do except hunt for food. 
 
- hunt
- araştırmak 
- hunt
-  {f} avlan Milli parklarda avlanmaya izin verilmez. -Hunting is not allowed in national parks. 
 O, ormanda avlanmaya gitti. -He went hunting in the woods. 
 
- went hunting
- ava çık 
- Persistence hunting
- Sürek avı 
- cape hunting dog
- burun av köpeği 
- go hunting
- ava cık 
- gone hunting
- ava cık 
- head hunting
- kafa avcılık 
- house-hunting
- Ev arama 
- hunt
-  {f} avla İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı. -The men had little to do except hunt for food. 
 O, polis tarafından avlandı. -He is hunted by the police. 
 
- hunt
- avından 
- job hunting
- İş arama 
- over hunting
- avcılık üzerinde 
- over-hunting
- aşırı avcılık 
- big game hunting
- büyük av 
- exploratory hunting
-  (Askeri) araştırıcı arama
- exploratory hunting
-  (Askeri) ARAŞTIRICI ARAMA: Deniz mayın harbinde, araştırma taramasına paralel olarak belirli bir bölge yada rotada mayınların var olup olmadığını saptamak için mayın tespit yöntemlerinin uygulandığı harekat
- flat hunting
- ev arama 
- fox hunting
- tilki avı 
- go flat hunting
- ev aramak 
- go out hunting
- avlanmak 
- house hunting
- ev arama 
- hunt
-  {f} avda kullanmak
- hunt
-  {f} aramak Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır. -Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year. 
 Ben gerçekten iş aramaktan nefret ediyorum. -I really hate job hunting. 
 
- hunt
- elek 
- hunt
- hunt down yakalayıncaya kadar peşini bırakmamak 
- hunt
- hunt up aramak 
- hunt
-  {i} avcı kulübü
- hunt
-  {i} av bölgesi
- hunt
- mak 
- hunt
-  {f} for -i aramak
- hunt
- arayıp bul 
- i am interested in hunting
- avlanmayı seviyorum 
- illegal hunting
- yasak avcılık 
- illegal hunting
- yasak avlanma 
- is hunting allowed here
- burada avlanmak serbest mi 
- license for arranging hunting
-  (Turizm) av turizmi izin belgesi
- mine hunting
-  (Askeri) MAYIN AVLAMA (ARAŞTIRMA): Münferit mayınların yerini tespit etmek ve toplamak amacıyla, gemiler, hava ile ilgili teçhizat ve/veya dalgıç kullanma işlemi
- null hunting
-  (Askeri) sıfır arama
- optical mine hunting
-  (Askeri) OPTİK MAYIN ARAMA: Deniz dibindeki veya deniz dibinden yukarıdaki mayın ve mayın benzeri nesneleri tespit etmek ve sınıflandırmak amacıyla belirli bir optik sistemin kullanılması (örneğin; televizyon veya dalar dubalı dalgıç)
- pearl hunting
- inci avcılığı 
- seal hunting
- fok avcılığı 
- the happy hunting grounds
- kızılderili cenneti 
- the happy hunting grounds
- cennet 
- trainer of hunting dogs
- bavcı 
- treasure hunting
- definecilik