Определение hunting в Английский Язык Турецкий язык словарь
- avcılık 
Avcılık ruhsatınız var mı?
 - Do you have a hunting license?
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
 - Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
 - av 
 - avlanma 
Avlanmaya gitmeliydim.
 - I should've gone hunting.
O, ormanda avlanmaya gitti.
 - He went hunting in the woods.
 -  (Askeri) TİTREME: Bir radar anteninin; kontrol ayarı ile tespit edilen noktada düzgün bir şekilde duracak yerde bir nokta üzerinde titremesi hali
 -  {i} arama 
Tom iş aramaya koyulmak istiyor.
 - Tom wants to go job hunting.
Tom iş arama için dışarıda.
 - Tom is out job hunting.
 - çevrinme 
 -  (Bilgisayar) çevrinme kontrol sistemi
 - boş hat arama 
 - avlanarak 
 -  (Havacılık) salınım
 -  (Bilgisayar) boş hat arama telefon
 -  {f} avlan 
Avlanmaya gitmeliydim.
 - I should've gone hunting.
O, ormanda avlanmaya gitti.
 - He went hunting in the woods.
 - araştırma 
 -  {s} av: hunting dog av köpeği. hunting knife av bıçağı
 - avcı kulübesi 
Tom geceyi eski bir avcı kulübesinde geçirdi.
 - Tom spent the night in an old hunting shack.
 - hunting dog av köpeği 
 - hunting seat av köşk 
 - avcı 
Milli parklarda avcılık yasaklanmıştır.
 - Hunting is prohibited in national parks.
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
 - Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
 - hunting knife av bıçağı 
 - hunting case madeni saat kapağı 
 - mak 
 -  {i} takip
 - hunting cap coğunlukla kadifeden yapılmış avcı kasketi 
 - elek 
 - titreme 
 - avına 
 - avlama 
 - hunt
 -  {f} avlanmak 
Avlanmak ulusal parklarda yasaktır.
 - Hunting is forbidden in national parks.
Burada bir kapan kuramam. Avlanmak yasaktır.
 - I cannot set a trap here. It's forbidden to hunt.
 - hunt
 -  {f} avlamak 
Anne kedi kuşları avlamak için dışarı çıktı.
 - The mother cat went out hunting birds.
 - hunt
 -  {i} av
 - hunting knife
 - avlamak 
 - hunting tourism
 -  (Turizm) av turizmi
 - hunting box
 - avcı kulübesi 
 - hunting case
 - madeni sögen kapağı 
 - hunting dog
 - av köpeği 
 - hunting dog
 - avköpeği 
 - hunting ground
 - avlanma sahası 
 - hunting knife
 - av bıçağı 
Tom arabasının bagajında bir av bıçağı bulundurur.
 - Tom keeps a hunting knife in the trunk of his car.
Tom sağ elinde büyük bir av bıçağı var.
 - Tom has a large hunting knife in his right hand.
 - hunting season
 - av sezonu 
 - hunting season
 - av mevsimi 
 - hunting seat
 - av köşkü 
 - hunting spider
 - avcı örümcek 
 - hunting watch
 - kapaklı cep saati 
 - hunting blind
 - Avcılar için gizlenme yeri 
 - hunting bow
 - Av için kullanılan bir yay 
 - hunting down
 - aşağı avcılık 
 - hunting forbiddance
 - av yasağı 
 - hunting grounds
 - av 
 - hunting high and low
 - avcılık yüksek ve düşük 
 - hunting lodge
 - avcı kulübesi 
 - hunting trip
 - av 
 - hunting cat
 - çita 
 - hunting certificate
 -  (Turizm) av tezkeresi
 - hunting ground
 - avlak 
 - hunting ground
 - av bölgesi 
 - hunting is not allowed here
 - burada avlanmak yasak 
 - hunting leopard
 - çita 
 - hunting licence
 - avlanma ruhsatı 
 - hunting license
 -  (Kanun) av tezkeresi
 - hunting license
 -  (Kanun) av ruhsatı
 - hunting period
 - avcılık periyodu 
 - hunting products
 - avcılık ürünleri 
 - hunting reserve
 - avlanma yasağı olan bölge 
 - hunting stories
 - av hikayeleri 
 - hunting wear
 -  (Tekstil) av kıyafeti
 - hunt
 -  (Havacılık) salınma
 - hunt
 -  {f} kovalamak
 - hunt
 -  (Havacılık) takip etme
 - mine hunting
 -  (Askeri) mayın avlama
 - african hunting dog
 - afrika av köpeği 
 - go hunting
 - ava çık 
Tom ava çıkmak istedi.
 - Tom wanted to go hunting.
Tom'la ava çıkmak için sabırsızlanıyorum.
 - I can't wait to go hunting with Tom.
 - gone hunting
 - ava çık 
 - hunt
 - avlanma 
Milli parklarda avlanmaya izin verilmez.
 - Hunting is not allowed in national parks.
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
 - The men had little to do except hunt for food.
 - hunt
 - araştırmak 
 - hunt
 -  {f} avlan 
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
 - The men had little to do except hunt for food.
Milli parklarda avlanmaya izin verilmez.
 - Hunting is not allowed in national parks.
 - went hunting
 - ava çık 
 - Persistence hunting
 - Sürek avı 
 - cape hunting dog
 - burun av köpeği 
 - go hunting
 - ava cık 
 - gone hunting
 - ava cık 
 - head hunting
 - kafa avcılık 
 - house-hunting
 - Ev arama 
 - hunt
 -  {f} avla 
O, polis tarafından avlandı.
 - He is hunted by the police.
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
 - The men had little to do except hunt for food.
 - hunt
 - avından 
 - job hunting
 - İş arama 
 - over hunting
 - avcılık üzerinde 
 - over-hunting
 - aşırı avcılık 
 - big game hunting
 - büyük av 
 - exploratory hunting
 -  (Askeri) araştırıcı arama
 - exploratory hunting
 -  (Askeri) ARAŞTIRICI ARAMA: Deniz mayın harbinde, araştırma taramasına paralel olarak belirli bir bölge yada rotada mayınların var olup olmadığını saptamak için mayın tespit yöntemlerinin uygulandığı harekat
 - flat hunting
 - ev arama 
 - fox hunting
 - tilki avı 
 - go flat hunting
 - ev aramak 
 - go out hunting
 - avlanmak 
 - house hunting
 - ev arama 
 - hunt
 -  {f} avda kullanmak
 - hunt
 -  {f} aramak 
Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır.
 - Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year.
Ben gerçekten iş aramaktan nefret ediyorum.
 - I really hate job hunting.
 - hunt
 - elek 
 - hunt
 - hunt down yakalayıncaya kadar peşini bırakmamak 
 - hunt
 - hunt up aramak 
 - hunt
 -  {i} avcı kulübü
 - hunt
 -  {i} av bölgesi
 - hunt
 - mak 
 - hunt
 -  {f} for -i aramak
 - hunt
 - arayıp bul 
 - i am interested in hunting
 - avlanmayı seviyorum 
 - illegal hunting
 - yasak avcılık 
 - illegal hunting
 - yasak avlanma 
 - is hunting allowed here
 - burada avlanmak serbest mi 
 - license for arranging hunting
 -  (Turizm) av turizmi izin belgesi
 - mine hunting
 -  (Askeri) MAYIN AVLAMA (ARAŞTIRMA): Münferit mayınların yerini tespit etmek ve toplamak amacıyla, gemiler, hava ile ilgili teçhizat ve/veya dalgıç kullanma işlemi
 - null hunting
 -  (Askeri) sıfır arama
 - optical mine hunting
 -  (Askeri) OPTİK MAYIN ARAMA: Deniz dibindeki veya deniz dibinden yukarıdaki mayın ve mayın benzeri nesneleri tespit etmek ve sınıflandırmak amacıyla belirli bir optik sistemin kullanılması (örneğin; televizyon veya dalar dubalı dalgıç)
 - pearl hunting
 - inci avcılığı 
 - seal hunting
 - fok avcılığı 
 - the happy hunting grounds
 - kızılderili cenneti 
 - the happy hunting grounds
 - cennet 
 - trainer of hunting dogs
 - bavcı 
 - treasure hunting
 - definecilik