girmiş

listen to the pronunciation of girmiş
Турецкий язык - Английский Язык
entered

As soon as I entered the class, the students started asking questions. - Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.

I had scarcely entered the class before the students started asking questions. - Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.

Past tense and past participle of to enter
gir
come in

She beckoned me to come in. - O bana içeri girmem için işaret etti.

I didn't hear you come in. - İçeri girdiğini duymadım.

birbirine girmiş
kinky
gir
(Bilgisayar) sign in
gir
(Bilgisayar) retype
gir
incur
gir
got into

I can't believe that you actually got into Harvard. - Harvard'a gerçekten girdiğine inanamıyorum.

Would you mind telling me how you got into my office? - Sakıncası yoksa ofisime nasıl girdiğini bana söyler misin?

gir
get into

Tom studied hard so he could get into college. - Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.

Tom tried to get into the locked room. - Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.

gir
fallen under
gir
{f} enter

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what? - İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?

gir
gone into
gir
fell under
gir
fall under
gir
go into

Tom wanted to go into politics. - Tom siyasete girmek istedi.

The system will go into operation in a short time. - Sistem kısa bir süre içinde hizmete girecek.

gir
went into
birbirine girmiş
in mesh
insan şekline girmiş
incarnate

You are the devil incarnate. - Sen şeytanın insan şekline girmiş halisin.

kramp girmiş
cramped
savaş düzenine girmiş
embattled
yeni girmiş kimse
neophyte
çıkmaza girmiş
bogged down
çıkmaza girmiş
deadlocked
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение girmiş в Турецкий язык Турецкий язык словарь

GÎR
(Osmanlı Dönemi) f. (Giriften) "Tutmak, yakalamak" mastarının emir köküdür. Türkçedeki: yapan, tutan, tutucu, dağılan, yayılan gibi mânalara gelir. Kelimenin sonuna eklenir