The resemblance is uncanny.
- Benzerlik olağanüstü.
All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental.
- Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.
The similarity is pretty vague.
- Benzerlik oldukça belirsiz.
I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
- Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
There are similarities between the Indonesian and Polish flags.
- Endonezya ve Polonya bayrakları arasında benzerlikler vardır.
Malay has many similarities with Indonesian.
- Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
Do you see any similarities?
- Sen herhangi bir benzerlik görüyor musun?
Malay has many similarities with Indonesian.
- Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
I see no analogy between your problem and mine.
- Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
- İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
He is a bit like his father.
- O, biraz babasına benzer.
The twin brothers are as like as two peas.
- İkiz erkek kardeşler iki bezelye kadar benzer.
Those two aren't similar. They're the same.
- Bu iki şey benzer değil, onlar aynı!
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
- Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
We shall never see her match.
- Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.
Tom and Mary bought matching shirts.
- Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.
Malay has many similarities with Indonesian.
- Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
What are some similarities among ethnic groups?
- Etnik guruplar arasındaki bazı benzerlikler nedir?
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
They used tools similar to those used there.
- Onlar orada kullanılanlara benzer aletler kullandılar.
I see no analogy between your problem and mine.
- Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
The twins are as alike as two peas in a pod.
- İkizler bir zarftaki iki bezelye kadar benzerler.
The two brothers are very much alike.
- İki erkek kardeş birbirine çok benzer.
Tom's children all look alike.
- Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.
All those flowers look alike.
- Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.
They are the spitting image of one another.
- Onlar birbirlerinin benzeri.
We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
- Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
The kind of jokes you tell are very similar to the kind Tom tells.
- Anlattığın fıkraların türü Tom'un anlattığı türe çok benzer.
Each kind of atom has a certain unique number of particles called protons, neutrons, and electrons in it.
- Her tür atomun içinde protonlar, nötronlar ve elektronlar denilen belirli benzersiz parçacıkları vardır.