He learned English perfectly well, lying on the sofa and drinking beer.
- İngilizceyi mükemmel şekilde, kanepede yatarken ve bira içerken öğrendi.
He awoke to find himself lying on the bed in the hospital.
- Uyandığında kendini hastanede bir yatakta yatarken buldu.
Many yachts are in the harbor.
- Birçok yat limandadır.
Tom can't afford to buy a yacht.
- Tom'un bir yat almaya gücü yetmez.
Whenever I lie down on my bed and read a book, I fall asleep.
- Ne zamam yatağıma uzanıp bir kitap okusam, uykuya dalarım.
I'm going to go and lie down.
- Gideceğim ve yatacağım.
I'm really tired; I think I'll go to bed.
- Çok yorgunum; Sanırım yatacağım.
I usually go to bed at nine.
- Genellikle dokuzda yatarım.