Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
- I am learning a little English.
Ben biraz Japonca konuşuyorum.
- I speak a little Japanese.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the couch.
Kuralları azıcık ihlal etmekten korkma.
- Don't be afraid to break the rules a little.
Tom pastanın bir parçasını aldı.
- Tom got a little pie.
O pastadan bir parça alabilir miyim?
- Could I get a little piece of that cake?
Tom hakkında çok az endişeliyim.
- I'm slightly worried about Tom.
Tom çok az kıskanç görünüyordu.
- Tom sounded slightly jealous.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
- Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
Kule sola doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the left.
Kule batıya doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the west.