Определение side в Английский Язык Турецкий язык словарь
- taraf
Kanada, Amerika'nın kuzey tarafındadır.
- Canada is on the north side of America.
Duvarın diğer tarafındaki elmalar en tatlıdır.
- The apples on the other side of the wall are the sweetest.
- kenar
Tom ve Mary yaralı adamı yol kenarına taşıdılar.
- Tom and Mary carried the injured man to the side of the road.
Bir karenin dört kenarı vardır.
- A square has four sides.
- yan
Ben, bu tartışmada onların yanında yer aldım.
- I took sides with them in the argument.
Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
- Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
- (Mitoloji) Anadolu'lu kahraman Tauros'un kızı ve Kimolos'un karısı. Side şehrine kendi adını vermiştir
- {s} yanındaki
Kapının yanında duran o adamın ve pencerenin yanındaki odanın diğer tarafındaki o kadının fotografik anıları var.
- That man standing near the door and that woman on the opposite side of the room next to the window have photographic memories.
- (Bilgisayar) yanda
Bu bina önden büyük görünüyor ama yandan değil.
- This building looks large from the front, but not from the side.
- bir yanda bulunan
- (Askeri) borda
- canip
- (with/against ile) tarafını tutmak
- kısım
- yüz
Her öykünün bir de diğer yüzü vardır.
- There are two sides to every question.
Tom suya daldı ve diğer tarafa yüzdü.
- Tom plunged into the water and swam to the other side.
- bölüm
- yön
Çıkış seyahat yönünün sağ tarafında.
- The exit is on the right side of the direction of travel.
Tom'un hikaye yönünü duydum.
- I heard Tom's side of the story.
- yan taraf
Yan tarafımda bir ağrı var.
- I've got a pain in my side.
Tom onun yan tarafında bir ağrı ile uyandı.
- Tom woke up with a pain in his side.
- yan, taraf: Which side of the box has a label on it? Kutunun hangi tarafı etiketli? The house was on the side of a hill. Ev bir tepenin
- (Tıp) Yan taraf, vücudun sağ ve sol yanı
- bilardoda bilyeye vurmak suretiyle hasıl olan dönerek gitme kuvveti
- {f} aynı tarafta olmak
- {i} 1. yan, taraf: Which side of the box has a label on it? Kutunun hangi tarafı etiketli? The house was on the side of a hill. Ev bir tepenin
- {s} ikincil
- {i} taraftar
- {i} kıyı
- {f} against -e karşı olmak
- etek taraftarlar
- {i} böğür
- {i} takım [brit.]
- {s} yandaki
- yanda veya yandan olan
- ikinci
- {s} ikinci derecede
- {f} taraf tutmak
- {f} with -in tarafını tutmak
- {i} hava
- {i} çalım
- yaka
Okul, nehrin bu yakasında mı?
- Is the school on this side of the river?
Kentimiz nehrin doğu yakası'ndadır.
- Our town is on the East Side of the river.
- park lambası
- (Bilgisayar) yüz yukarı
- ayrıca
Ayrıca hardal almak istiyorum.
- I'd like to have mustard on the side.
Ayrıca sos almak istiyorum, lütfen.
- I'd like to have the sauce on the side, please.
- ikinci derecede olan
- kibir
- spor takım
- kurum
- yan yüz
- destek
- tarafta
- takım
- side by side
- yan yana
Yaşlı çift yan yana oturuyordu.
- The old couple sat side by side.
İki ev yan yana durur.
- The two houses stand side by side.
- side swept
- (Dans) Yana doğru taranan saç modeli
- side-biting
- Yandan tutan, yan taraftan ısıran/kavrayan
- side order
- meze
- side arch
- yan kemer
- side arch
- yan eğme
- side arm
- kenar kolu
- side band
- yan bant
- side by side with
- yanında
- side by side with
- ile beraber
- side chain
- (Biyoloji) yan zincir
- side deck
- (Bilgisayar) yan deste
- side drum
- trampet
- side dump
- yandan boşaltma (kepçe)
- side effect
- yan tesir
- side gate
- yan kapak
- side gear
- (Otomotiv) aks dişlisi
- side gear
- (Otomotiv) diferansiyel aks dişlisi
- side gun
- (Askeri) borda silahı
- side keel
- (Askeri) kontra omurga
- side lamp
- (Otomotiv) yan lamba
- side lamp
- yan sinyal
- side light
- (Denizbilim) borda feneri
- side lobe
- (Tıp) yan lob
- side name
- (Bilgisayar) yüz adı
- side out
- (Spor) servis geçişi
- side part
- (Tekstil) yan kısım
- side ring
- yan halka
- side ring
- (Otomotiv) flanş
- side road
- doğal
- side rod
- yan çubuk
- side seam
- (Tekstil) yan dikiş
- side show
- küçük şov
- side slop
- yamaç
- side slope
- (Askeri) yana eğim
- side spray
- (Askeri) yana parça tesiri
- side step
- (Askeri) yana adım
- side title
- (Bilgisayar) yüz başlığı
- side track
- yan kulvar
- side track
- yan şerit
- side tray
- (Bilgisayar) yan tepsi
- side vent
- (Otomotiv) yan havalandırma kanalı
- side view
- yan görünüş
- side view
- (Tıp) yandan görünüm
- side wall
- (Bilgisayar,İnşaat) yan duvar
- side weir
- yan savak
- side arms
- hafif silahlar
- side band
- yan kuşak
- side board
- büfe
- side clearance
- yan boşluk
- side clearance
- yan aralık
- side door
- yan kapı
Michael yan kapıdan çıkarken görüldü.
- Michael was seen to leave by the side door.
- side effect
- yan etki
Bu işlevin yan etkileri yoktur.
- The function has no side effects.
Bu ilacın yan etkilerinden bazıları nelerdir?
- What are some of the side effects of this drug?
- side elevation
- yandan görünüş
- side elevation
- yan görünüş
- side frontage
- yan yüz
- side frontage
- yan cephe
- side reaction
- yan etki
- side scuttle
- borda lombozu
- side span
- yan açıklık
- side stream
- kol akarsu
- side stream
- kol ırmak
- side street
- dönge
- side street
- tali yol
- side street
- yan sokak
Yan sokaktaki küçük ve rahat bir evde yaşıyoruz.
- We live in a cozy little house in a side street.
Yan sokakta kaza oldu.
- The accident happened on a side street.
- side stroke
- yan kulaç
- side to side
- yan yana
- side tone
- yan ton
- side tone
- yan ses
- side valve
- yandan supap
- side view
- yandan görünüş
- side wall
- lastik yanağı
- side wave
- yan dalga
- side-dumper car
- yandan boşaltmalı vagon
- side-tipping loader
- yandan boşaltmalı yükleyici
- side against
- tarafına karşı
- side agreement
- yan anlaşma
- side dishes
- yan yemekler
- side effects
- yan etkileri
Henüz ilacın yan etkilerini bilmiyoruz.
- We don't yet know the side effects of the drug.
Bu ilacın zararlı yan etkileri yok.
- This medicine has no harmful side effects.
- side entrance
- yan giriş
- side frequency
- yan frekans
- side horse
- yan at
- side in
- yakasında
- side job
- Ek iş
- side length
- kenar uzunluğu
- side on
- tarafında
- side payment
- yan ödeme
- side rake angle
- (Mühendislik) yan talas acısı
- side salad
- salata
- side seal
- conta
- side shell
- (Gemicilik) Geminin dış kaplaması
- side shell plating
- borda saç levhası
- side slip
- savrulma
- side slip angle
- yan kayma acısı
- side step
- yan basamak
- side walk
- yaya kaldırımı
- side-dress
- yan elbise
- side-dress
- Gelişmekte olan bitkiyi yan taraflarından toprak üstünden veya toprağa karışturarak gübrelemek
- side-dressing
- (Tarım) Bitkinin yan taraflarından gübreleme, kenar gübrelemesi
- side-effect
- yan etkisi
- side-hung
- yandan menteşeli
- side-to-side
- yan-yan
- side-wind
- yandan rüzgar
- side by side
- Kenar Kenara
- side by side
- (Spor) başa baş gitmek
- side by side
- (Spor) başabaş gitmek
- sieve side, wire side
- (Matbaacılık, Basımcılık) elek yüzü
- side dish
- garnitür
- side dish
- meze
- sided
- {s} cepheli
- sided
- {s} taraflı
Hanuka bayramı sırasında dört taraflı dönen top ile oynamak gelenekseldir.
- During the feast of Hanukkah it is customary to play with a four sided dreidel.
- sided
- yanlı
- sided
- kenarları olan
- sides
- (Bilgisayar) yüz
Ekonomi ve kalite karşıt değildir, aynı madalyonun iki yüzüdür.
- Econony and quality are not opposites, but rather two sides of the same coin.
Yaşam ve ölüm aynı madalyonun iki yüzüdür.
- Life and death are two sides of the same coin.
- siding
- (İnşaat) dış cephe kaplaması
- siding
- rampa hattı
- siding
- (İnşaat) dış kaplama
- siding
- barınma hattı
- siding
- kör hat
- siding
- tali hat
- siding
- (İnşaat) cephe giydirme
- sided
- kenarlı
- siding
- yan hat
- siding
- kısa demiryolu hattı
- Side with
- yanında olmak
- from side to side
- köşeden köşeye
- having ones throat slit from side to side
- yan taraftan sahip olanlar boğazını kesmedim
- line side by side
- yan çizgi yan
- side letter
- yan sözleşme
- side table
- Duvara dayanarak kullanılmak üzere tasarlanmış, bir kenarı muhakkak düz masa
- side to
- tarafına
- sides
- yanlar
- sides
- kenarlar
Kutu kenarlarının biri saydamdır.
- One of the sides of the box is transparent.
- siding
- Yalı baskı(sı)
- siding
- demiryolunda ana hattan ayrılan şube hattı
- siding
- tarafçılık
- side dish
- (Ticaret) yan yiyecekler
- side dish
- baş yemek dışındaki yiyecek
- side effect
- (Tıp) yan etki ilaçların uygulanması sırasında elde edilmesi istenilen sonuçlar dışında meydana gelen fizyolojik değişiklik
- side order
- garnitür
- side step
- (Askeri) YANA ADIM: Ayakta iken sağa veya sola doğru atılan 12 inçlik (30,5 cm) adım
- side view
- profil
- side with
- tarafını tutmak
- side with
- aynı tarafta olmak
- sided
- {s} çevrili
- sided
- {s} yanlı, taraflı: an eight-sided figure sekiz yanlı bir şekil. a many-sided person çok yönlü bir kişi
- siding
- kör hat rail
- siding
- manevra hattı
- siding
- taraf tutma
- siding
- (Askeri) RAMPA HATTI: Genellikle, yükleme ve boşaltma bölgesine giden ve bir ana veya şube demiryolu hattından ayrılan kısa hat
- siding
- {i} d.y. kör hat; barınma hattı; rampa hattı
- siding
- taraf tut
- siding
- {i} (binanın dış yüzünü oluşturan) (ahşap/metal) kaplama