İki kere iki dört eder.
- Two times two is four.
İki kere yedi on dörttür.
- Two times seven is fourteen.
Savaş alanında defalarca kefeni yırttı.
- He cheated death many times on the battlefield.
Tom defalarca Boston'da bulundu.
- Tom has been to Boston a number of times.
Otobüs her gün kaç kez çalışır?
- How many times does the bus run each day?
O otobüs günde kaç kez çalışır?
- How many times a day does that bus run?
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür.
- Australia is about twenty times larger than Japan.
O metotlarında zamanın gerisindedir.
- He's behind the times in his methods.
O zamanlar hiç radyo yoktu.
- There were no radios in those times.
Güzel günlerimiz oldu.
- We did have some good times.
Sami şu an zor günler geçiriyor.
- Sami is going through difficult times right now.
Bunu birkaç kez denedim.
- I tried that a couple of times.
Birkaç kez denedi, ancak başarısız oldu.
- He tried several times, but failed.
O, bir yıldırım tarafından üç kez çarpıldı.
- He has been struck by lightning three times.
Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom has been struck by lightning three times.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.
- The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.