Sorun şu an yanımda paramın olmamasıdır.
- The trouble is that I have no money on me now.
Yanımda çok param yok.
- I don't have much money on me.
Tom onu kendi başına yaptı.
- Tom did it on his own.
Tom kendi başına çekip çeviremez.
- Tom can't manage on his own.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Her gün onun üzerinde çalıştım.
- I worked on it day after day.
beers on me - biralar benden.
... So let's have some fun with that. First, watch what happens as Anand moves his ...
... learned from his education that shaped the direction of our nation. ...