I cannot afford a camera above 300 dollars.
- Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.
We can see the tower above the trees.
- Biz ağaçların üzerindeki kuleyi görebiliyoruz.
When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.
- Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
The blare of the radio burst upon our ears.
- Radyonun sesi kulaklarımızın üzerinde patladı.
I found this on the way to the supermarket.
- Ben bunu süpermarket yolu üzerinde buldum.
The boy skipped over the fence.
- Çocuk, çitin üzerinden atladı.
An airplane had flown over the mountain.
- Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence.
- Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.
There is one apple on the desk.
- Sıranın üzerinde bir elma var.
He jumped across the puddle.
- O, su birikintisi üzerinden atladı.
Lindbergh was the first man to fly across the Atlantic.
- Lindbergh, Atlantik üzerinden uçan ilk insandı.
He earns over 500 dollars a month with that job.
- O işle, o ayda 500 doların üzerinde kazanmaktadır.
Within a few minutes Tom had eaten up all the food on the table.
- Tom masanın üzerindeki yemeği birkaç dakika içinde yemiş.
On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
- Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
They're working on it.
- Onlar onun üzerinde çalışıyorlar.
Tom advised Mary to take some time to think over her options.
- Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.
We have to think over the plan.
- Plan üzerinde düşünmek zorundayız.
I'm going to speak to you with utmost candor so I want you to take everything I'm about to say at face value.
- Seninle son derece açık yüreklilikle konuşacağım bu yüzden söyleyeceğim her şeyi üzerinde yazılı değerden almanı istiyorum.
Tom focuses on the positive and doesn't dwell on the negative.
- Tom pozitif üzerinde odaklanır ve negatif üzerinde durmaz.
Don't dwell on your past failures.
- Geçmiş hatalarının üzerinde durma.
Masanın üstündeki CD benim.
- Masanın üzerindeki CD benim.
Kedi masanın üstünde.
- Kedi masanın üzerinde.