kez

listen to the pronunciation of kez
Турецкий язык - Английский Язык
times

These medicines should be taken three times a day. - Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.

How many times a day does that bus run? - O otobüs günde kaç kez çalışır?

time: bu kez this time. üç kez three times
time defa, kere, sefer
of times
bir kez daha
once more

Try doing it once more. - Onu bir kez daha yapmayı dene.

She'll try it once more. - O onu bir kez daha deneyecek.

bir kez
once

Stir once every fifteen minutes. - Her on beş dakikada bir kez karıştırın.

She was late once again. - Bir kez daha geç kalmıştı.

bu kez
this time

This time I'll try it. - Bu kez onu deneyeceğim.

This time, you won't escape punishment. - Bu kez cezadan kaçamazsın.

bir kez daha
once again

Could you please repeat it once again? - Lütfen onu bir kez daha tekrarlar mısın?

You are entitled to try once again. - Bir kez daha deneme hakkın var.

iki kez
twice

He married twice and had more than 20 children. - İki kez evlendi ve yirmiden fazla çocuğu oldu.

The committee meets twice a month. - Komite ayda iki kez toplanır.

ayda iki kez
bimonthly
bir kez
one time

I've been to Canada one time. - Kanada'da bir kez bulundum.

Can I eat this mushroom? You can eat anything one time. - Bu mantarı yiyebilir miyim? Bir şeyi bir kez yiyebilirsin.

ilk kez
first

He went to Paris for the first time. - Paris'e ilk kez gitti.

I saw Yoshida for the first time in five years. - Ben, beş yıl içinde, ilk kez Yoshida ile görüştüm.

çoğu kez/zaman
usually
bir kez
ever

I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once. - Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.

We go to the theater once every two weeks. - Biz her iki haftada bir kez tiyatroya gideriz.

bir kez
e'er
bir kez daha
one more time

Read it one more time, please. - Onu bir kez daha okuyun, lütfen.

Let's try one more time. - Bir kez daha deneyelim.

bir kez daha
(deyim) once and again
bir kez daha
on one occasion
bir kez sor
(Bilgisayar) ask once
bir kez yumurtlayan
(Denizbilim) semelparous
bir kez çalıştır
(Bilgisayar) run once
birçok kez
several times

The two sides clashed several times. - İki taraf birçok kez çatışmaya girdi.

The telephone rang several times. - Telefon birçok kez çaldı.

bu kez
in the present instance
bu kez
this once

I will side with you just this once. - Sadece bu kez yanında olacağım.

en az bir kez
at least one time
ilk kez
first-time

Tom's a first-time offender. - Tom bir ilk kez yakalanan.

ilk kez
for the first time

He went to Paris for the first time. - Paris'e ilk kez gitti.

Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time. - İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.

11 kez
eleven times
11. kez
eleventh time
11. kez
11th time
11. kez
for the eleventh time
16 kez
16 times
dört kez
four times
ayda iki kez
semimonthly
bir iki kez
once or twice
bir kez
for once

Why can't you be nice to me for once? - Neden bir kez olsun bana karşı kibar olamıyorsun?

I want to win for once. - Bir kez kazanmak istiyorum.

bir kez daha
once more, yet again, once again
bir kez daha bölmek
subdivide
bir kez olarak
for this once
bir kez parlayıp sönen
(deyim) a flash in the pan
bir kez tara
(Bilgisayar) scan once
bir kez yanıp sön
(Bilgisayar) flash once
birçok kez
many times

I have traveled many times. - Ben birçok kez seyahat ettim.

I've seen Tom on TV many times. - Tom'u TV'de birçok kez gördüm.

birçok kez
numbers of times
birçok kez
plenty of times

Tom has done that plenty of times. - Tom onu birçok kez yaptı.

That's happened to me plenty of times. - Bu birçok kez başıma geldi.

haftada iki kez
biweekly
haftada iki kez
semiweekly
haftada iki kez olan
biweekly
haftada iki kez olan
semiweekly
haftada iki kez çıkan yayın
semiweekly
hepsini bir kez dene
(Bilgisayar) round robin
hepsini birer kez dene
(Bilgisayar) round robin
iki kez
twice as

Tom drank twice as much beer as Mary did. - Tom Mary'nin içtiği kadar çok birayı iki kez içti.

iki kez
two times

I've been to Kyoto two times. - Kyoto'da iki kez bulundum.

I have to change buses two times. - İki kez otobüs değiştirmek zorundayım.

iki kez kontrol etme
double check
iki kez oy veren kimse
repeater
ikinci kez evlenen insanlar
remarried people
ikinci kez evlenen kimse
digamist
ikinci kez evlenmiş
married for the second time
ikinci kez gebe kalan kadın
(Tıp) secundigravida
ilk kez kırpılan koyun
shearling
kimi kez
sometimes
on kez
deca
on kez tekrarlanan rakam
decuple
sekiz kez kaplanmış
eightyfold
son kez
last

I'll lend you money, but mind you, this is the last time. - Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez.

He has done better than last time. - O, son kez yaptığından daha iyi yaptı.

son kez
for the last time

I saw her for the last time. - Ben onu son kez gördüm.

On June 21st, 1974, José had breakfast with Liliana for the last time. - 21 Haziran, 1974'te Jose son kez Liliana ile birlikte kahvaltı yaptı.

sosyeteye ilk kez takdim edilen genç kız
deb
sosyeteye ilk kez tanıtılan delikanlı
debutant
sosyeteye ilk kez tanıtılan genç kız
debutante
çok kere/kez
1. often, frequently. 2. many times
çok kez
heaps of times
çoğu kez
dozen of times
çoğu kez
many times
çoğu kez
mostly, mostly
Английский Язык - Английский Язык
A diminutive of the female given name Kerry

She doesn't like the way he orders Kerry around either. 'Kez'll make ya one,' he'd said automatically when Madeline said she'd love a nice cup of tea.

Турецкий язык - Турецкий язык
Bir olgunun, bir olayın tekrarlandığını belirtir, defa, kere, sefer
Dikenli ot samanı
Defa, kere
öğün
çoğu kez
Birçok kere, defalarca