herkesin

listen to the pronunciation of herkesin
Турецкий язык - Английский Язык
everyone of
herkes
everyone

Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work. - Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.

She is loved by everyone. - O herkes tarafından sevilir.

herkesin katıldığı toplantı
plenum
herkesin aklında
in the air
herkesin bildiği gibi
notoriously
herkesin bilmediği bir haber
tip
herkesin dediğine bakılırsa
(deyim) by all accounts
herkesin dilindeki slogan
(Reklam) catchphrase
herkesin geçtiği yol
the beaten path
herkesin ilgisini çekmek
create a stir
herkesin inandığına inanan
orthodox
herkesin istediği bir iş
a plum job
herkesin kabul edeceği gibi
admittedly
herkesin önünde
publicly
herkesin önünde
in full view
herkesin önünde olmak
(Dilbilim) be ahead
Herkesin dilinde
(Atasözü) I heard it through the grapevine
herkesin kullandığı, herkesin anladığı
everyone is using everyone understands
herkesin anlayabileceği biçimde
to the lay mind
herkesin ağzında
in the spot
herkesin ağzında
in the spots
herkesin bildiği gerçek
truism
herkesin birbiriyle karşılaştığı turnuva
robin
herkesin birbiriyle karşılaştığı turnuva
round robin
herkesin eleştirisine uğrayan kişi
aunt sally
herkesin gittiği yoldan gitmemek
leave the beaten path
herkesin gönlünde bir aslan yatar
(Atasözü) Everybody cherishes an ambition
herkesin görmek istediği yer
Mecca
herkesin gözü önünde
in the glare of publicity
herkesin gıpta ettiği kimse olmak
be the envy of all
herkesin içinde
in public

It is hard to speak in public. - Herkesin içinde konuşmak zordur.

Mr. Kaifu is used to making speeches in public. - Bay Kaifu herkesin içinde konuşmalar yapmaya alışkındır.

herkesin içinde hakaret etmek
give affront to
herkesin içki getirdiği parti
bottleparty
herkesin kabul ettiği üzere
by common consent
herkesin katıldığı toplantı
plenary session
herkesin kendi masrafını ödediği eğlence
dutch treat
herkesin malı haline getirmek
communize
herkesin onayıyla
by common consent
herkesin rızası
(Politika, Siyaset) general consent
herkesin rızası ile
by common consent
herkesin rızasıyla
(Kanun) by common consent
herkesin önünde
for all the world to see
herkesin önünde
in public

Tom becomes nervous whenever he has to speak in public. - Tom herkesin önünde konuşmak zorunda olduğunda sinirlenir.

I don't like to speak in public. - Herkesin önünde konuşmaktan hoşlanmam.

herkesin şansı bir gün güler
every dog has it's day
herkes
everybody

Everybody knew that she was being pushy. - Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.

Everybody's waiting for you. - Herkes seni bekliyor.

herkes
{i} all

They all laughed at his error. - Herkes onun hatasına güldü.

They all looked happy. - Herkes mutlu görünüyordu.

hakaret etmek herkesin içinde
affront
herkes
anyone

He is richer than anyone else in this town. - O bu şehirdeki başka herkesten daha zengindir.

Tom is better at science than anyone else in his class. - Tom Fen dersinde kendi sınıfındaki herkesten daha iyidir.

herkes
each

Everybody hates each other now. - Artık herkes birbirinden nefret ediyor.

I just want everybody to like each other. - Ben sadece herkesin birbirini sevmesini istiyorum.

herkes
high and low
herkes
young and old
herkes
whoever

Sam helps whoever asks him to. - Sam yardım isteyen herkese yardım eder.

His parents helped whoever asked for their help. - Onun ebeveynleri yardımlarını isteyen herkese yardım etti.

herkes
all the world

I am as light as a feather, I am as happy as an angel, I am as merry as a school-boy. I am as giddy as a drunken man. A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world. - Ben tüy kadar hafifim, bir melek kadar mutluyum, bir okul çocuğu kadar neşeliyim. Sarhoş bir adam kadar sersemim. Mutlu bir Noel herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı.

A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world! - Mutlu Noeller herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı!

herkes
one and all

Thank you one and all. - Herkese teşekkür ederim.

herkes
every mother's son
herkes
anybody

The giant was not loved by anybody. - Dev herkes tarafından sevilmiyordu.

Tom and Mary are both very kind and will help anybody who asks. - Tom ve Mary hem çok nazikler hem de isteyen herkese yardımcı olacaklar.

Herkes
all hands
herkes
everyone else

Everyone else waited. - Başka herkes bekledi.

Why don't you hang around a while after everyone else leaves so we can talk? - Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?

herkes
everybodys
herkes
to a man
Allah herkesin gönlüne göre versin
May God grant the wishes of everyone
herkes
everybody, everyone
herkes
every damned one
herkes
everybody, everyone, all
herkes
people

Everybody is supposed to know the law, but few people really do. - Herkesin hukuku bilmesi gerekiyor ama birkaç kişi gerçekten biliyor.

Tom thinks people shouldn't eat in public. - Tom insanların herkesin önünde yemek yememeleri gerektiğini düşünüyor.

herkes
the whole caboodle
herkes
all and sundry
herkes
last

Death is like a race in which everyone tries to finish last. - Ölüm herkesin sonuncu bitirmek için çalıştığı bir yarış gibidir.

The committee stayed up late last night trying to work out measures that would please everyone. - Komite herkesi memnun edecek önlemleri düzenlemek için dün gece geç saatlere kadar yatmadı.

herkes
every man jack
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение herkesin в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Herkes
cümle alem
Herkes
ortalık
Herkes
kâinat
herkes
İnsanların bütünü
herkes
İnsanların bütünü: "Neylersin ölüm herkesin başında / Uyudun uyanmadın olacak."- C. S. Tarancı
herkes
Olur olmaz kimseler
herkes
Olur olmaz kimseler: "Rastgele herkes nasihat vermeye başlamıştır."- B. Felek