Onların işi kitapları ciltlemek.
- Their job is to bind books.
Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
- A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
O yasal olarak bağlayıcı değil.
- It's not legally binding.
Onlar ortak çıkarları tarafından birbirine bağlıdır.
- They are bound together by common interests.
Onun eli kolu bağlıydı.
- He was bound hand and foot.
Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
- Tom's bound to need help to move into his new apartment.
O yasal olarak bağlayıcı değil.
- It's not legally binding.
Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
- A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
Bu nehir, iki il arasındaki sınırı oluşturur.
- This river forms the boundary between the two prefectures.
Ren, Fransa ve Almanya arasındaki sınırdır.
- The Rhine is the boundary between France and Germany.
O yasal olarak bağlayıcı değil.
- It's not legally binding.
Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
- A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
Jack bu sefer kesin başaracak.
- Jack is bound to succeed this time.
Onun hatanı farketmesi kesin.
- He's bound to notice your mistake.
Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.
- The thief was bound hand and foot.
Rehineler bağlandı ve ağızları kapatıldı.
- The hostages were bound and gagged.
Bu anlaşma hepimizi bağlıyor.
- This agreement is binding on all of us.
Bu anlaşma tüm tarafları bağlıyor.
- This agreement is binding on all parties.
O maçı kazanmaya zorunlu.
- He is bound to win the match.
Er ya da geç onun olacağı zorunluydu.
- It was bound to happen sooner or later.
Kanazawa'ya giden bir trene bindi.
- He got on a train bound for Kanazawa.
Los Angeles'a giden bir uçağa bindi.
- He boarded a plane bound for Los Angeles.
Bindiğimiz uçak San Fransisko'ya gitmek üzereydi.
- The plane we boarded was bound for San Francisco.
Yakınsak bir sıra sınırlandırılmıştır.
- A convergent sequence is bounded.
This contract is a legally binding agreement.
You are not legally bound to reply.
They were bound to come into conflict eventually.
I had bound the splint with duct tape.
Somewhere within these bounds you may find a buried treasure.
The rabbit bounded down the lane.
Kansas is bounded by Nebraska on the north, Missouri on the east, Oklahoma on the south and Colorado on the west.
Is that message bound for me?.
The deer crossed the stream in a single bound.