Hafif bir suçluluk duygusu olsa da o kendini gülmekten alamadı.
 - He could not refrain from smiling, though with a slight sense of guilt.
Sosyopatlar işledikleri suçlar için nadiren pişmanlık ya da suçluluk hissi duyarlar.
 - Sociopaths rarely display remorse or feelings of guilt for their crimes.
Hafif bir suçluluk duygusu olsa da o kendini gülmekten alamadı.
 - He could not refrain from smiling, though with a slight sense of guilt.
Onun hakkında vicdan azabım var.
 - I have a guilty conscience about that.
Vicdan azabı çekiyorsun, değil mi?
 - You have a guilty conscience, don't you?
O cinayetten suçluydu.
 - He was guilty of murder.
O cinayetten suçlu bulundu.
 - He was found guilty of murder.
O cinayetten suçlu bulundu.
 - He was found guilty of murder.
O cinayetten suçludur.
 - He is guilty of murder.
Sanık cinnet nedeniyle suçsuz bulundu.
 - The defendant was found not guilty by reason of insanity.
Erkek arkadaşının suçsuz olduğuna inanıyor.
 - She believes her boyfriend is not guilty.