Sanırım bir şey için birine asla güvenmek zorunda kalmadığım için benim dostluk üzerine görüşüm oldukça kasvetli.
- I guess my view on friendship is pretty bleak because I've never really had to rely on anyone for anything.
Koum'un ailesi Ukrayna'dan Amerika Birleşik Devletlerine göç ettikten sonra yemek fişlerine güvenmek zorundaydı.
- Koum's family had to rely on food stamps after emigrating from Ukraine to the United States.
Bundan sonra sana güvenmek zorunda kalacağım.
- I'll have to rely on you from now on.
Sanırım bir şey için birine asla güvenmek zorunda kalmadığım için benim dostluk üzerine görüşüm oldukça kasvetli.
- I guess my view on friendship is pretty bleak because I've never really had to rely on anyone for anything.
Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- I know you can rely on him for transportation.
Biz onun kararına güvenebiliriz.
- We can rely on his judgement.
Onun dakik olmasına güvenebilirsin.
- You can rely upon his being punctual.
Ona güvenebilirsiniz.
- You can rely upon him.
I know I can rely on you.
The city relies on the subway system.
... but these negotiations don't rely on trust ...
... not just contraceptive care, they rely on it for mammograms, for cervical cancer screenings. ...