readily.

listen to the pronunciation of readily.
İngilizce - Türkçe

readily. teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

quick
hızlı

Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun. - This survey is too long to finish quickly.

Hızlı bir kahvaltı yaptım. - I had a quick breakfast.

quick
{s} çabuk

Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var. - I need it as quickly as possible.

Bakım onu çabuk yaşlandırdı. - Care aged him quickly.

readily
kolayca

Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı. - The eloquent scholar readily participated in the debate.

Silahlara Amerikalılar tarafından kolayca erişilebilir. - Guns are readily accessible to Americans.

readily
seve seve

Seve seve önerimi kabul etti. - He readily agreed to my proposal.

Tom teklifi seve seve kabul etti. - Tom readily accepted the offer.

readily
isteyerek

Tom hatalarını isteyerek kabul eder. - Tom readily admits his mistakes.

quick
(Gıda) çabuk anlayan
quick
çevik
readily
rahatlıkla
readily
canı gönülden
readily
söyleme
readily
çabucak
readily
hemen anında
quick
anlayışlı
quick
çabuk parlayan
quick
süratle
quick
çabucak

Zaman çabucak geçiyor. - Time passes by quickly.

Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir. - Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.

quick
ateşli
quick
çabuk kavrayan
readily
güçlük çekmeden
readily
gönülden
quick
(Tıp) Özellikle tırnaklar altındaki hassas et
quick
{s} kıvrak

Tom kıvrak zekalı, değil mi? - Tom is quick-witted, isn't he?

O kıvrak zekalı bir adam. - He is a quick-witted man.

quick
{s} alevli (ateş)
quick
{s} çabuk, hızlı: as quick as I can elimden geldiği kadar çabuk. quick returns çabuk gelen kazanç
quick
(Tıp) canlı, diri, zinde, sıhhatli
quick
{s} madenli
quick
(sıfat) çabuk, hızla, hızlı, şipşak, seri, tez, atik, hazır, kıvrak, keskin, süratli, hassas, canlı, yaşayan, hayat dolu, alevli (ateş), sıcak (ocak), madenli
quick
{i} tırnak altındaki hassas et
quick
diri
quick
quick returns çabuk gelen kazanç
readily
kolayca/isteyerek
readily
can atarak
readily
(Mukavele) kolaylıkla
İngilizce - İngilizce
Without impediment, easily

readily achievable.

without objection or reluctance
{a} with speed, without delay, easily
{a} ready
{a} quick
without much difficulty; "these snakes can be identified readily
in a punctual manner; "he did his homework promptly"
Without delay or objection; without reluctance; willingly; cheerfully
You also use readily to say that something can be done or obtained quickly and easily. For example, if you say that something can be readily understood, you mean that people can understand it quickly and easily. The components are readily available in hardware shops = easily
with pleasure, willingly, eagerly
Without unwillingness or hesitation; Showing readiness
without much difficulty; "these snakes can be identified readily"
If you do something readily, you do it in a way which shows that you are very willing to do it. I asked her if she would allow me to interview her, and she readily agreed
In a ready manner; quickly; promptly