Gazeteci olmak istiyorsan dikkatli olmalısın.
 - If you want to be a newspaperman, you have to be observant.
Sanırım çok dikkatliyim.
 - I think I'm very observant.
O senin itaatkarlığın.
 - That's very observant of you.
Tom çok itaatkar değildi.
 - Tom wasn't very observant.
Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
 - Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
Çoğu şey bir çocuğun diğer çocuklarla oyun oynarken nasıl etkileşim kurduğu gözlemlenerek öğrenilebilir.
 - Much can be learned by observing how a child interacts at play with other children.
Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
 - Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
 - The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
Tom çok itaatli, değil mi?
 - Tom is very observant, isn't he?
Tom oldukça itaatli, değil mi?
 - Tom is quite observant, isn't he?
Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
 - Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.