provide details for

listen to the pronunciation of provide details for
İngilizce - Türkçe

provide details for teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

detail
{i} detay

Lütfen bana kaza detayları veriniz. - Please give me the details of the accident.

Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum. - Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.

detail
{i} ayrıntı

Son bölümü ayrıntılı olarak açıklar mısın? - Will you explain the last part in detail?

O, olayı ayrıntılı olarak açıkladı. - He described the incident in detail.

detail
(Askeri) HİZMET POSTASI, HİZMET GRUBU: Belirli ve genel olarak, geçici bir göreve ayrılan personel
detail
{f} özel göreve vermek
detail
hususi bir işe ayrılan asker takımı
provide for
rızkını temin etmek
provide for
hesaba almak
detail
detaya girmek
detail
detaylandırmak
provide for
sağlamak
provide for
düşünmek
provide for
geçindirmek
provide for
öngörmek
provide for
gereksinimini sağlamak
provide for
geçimini sağlamak
provide for
sağla

Geçimini sağlaması gereken büyük bir ailesi var. - He has a large family to provide for.

Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı. - They had a lot of children to provide for.

provide for
-i geçindirmek, -in geçimini sağlamak, -in rızkını temin etmek
provide for
ihtiyaçlarını karşılamak

O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir. - He has a wife and two young children to provide for.

Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum. - I'm trying my best to provide for you and your sister.

detail
{i} detaylar

Lütfen bana kaza detayları veriniz. - Please give me the details of the accident.

Tom'un detayları bilmesi gerekmez. - Tom doesn't need to know the details.

provide for
hesaba katmak
detail
{i} özel göreve verme
detail
{i} ask. özel bir iş için seçilmiş grup, müfreze
detail
{f} detayına girmek
detail
tafsilatıyla anlatmak
detail
{f} ayrıntılı anlatmak
detail
ayrıntıla

Ayrıntıları bilmiyorum. - I don't know the details.

Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum. - Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.

detail
{i} ayrıntısıyla uğraşma
detail
(isim) ayrıntı, detay, detaylar; ayrıntısıyla uğraşma; ayrıntılı plân; özel göreve verme
detail
hususi bir işe tahsis etmek
detail
ayrıntılar

Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum. - Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.

Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum. - He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.

provide for
-i hesaba almak/katmak, -i düşünmek: She's provided for that as well
provide for
(Fiili Deyim ) tüm gereksinimleri sağlamak , geçindirmek
İngilizce - İngilizce
detail
provide for
If you provide for something that might happen or that might need to be done, you make arrangements to deal with it. James had provided for just such an emergency
provide for
If a law or agreement provides for something, it makes it possible. The bill provides for the automatic review of all death sentences
provide for
If you provide for someone, you support them financially and make sure that they have the things that they need. Elaine wouldn't let him provide for her Her father always ensured she was well provided for
provide details for

    Heceleme

    pro·vide details for

    Türkçe nasıl söylenir

    prıvayd dîteylz fôr

    Telaffuz

    /prəˈvīd dəˈtālz ˈfôr/ /prəˈvaɪd dɪˈteɪlz ˈfɔːr/