İhtiyacımız olan tüm parayı sağlamak için sana güveniyoruz.
- We're banking on you to provide all the money we need.
Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.
- Columns provide a solid foundation.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
- She provided the traveler with food and clothing.
Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
- The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.
- He has a wife and two young children to provide for.
Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your brother.
... drugs are natural products tuned up to serve human needs. Animals provide transport, ...
... companies that provide them. ...