Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.
 - Tom definitely knows exactly what happened.
Bu Tom'un kesinlikle korktuğu şey.
 - That's exactly what Tom was afraid of.
Tom kesin olarak ne yapacağımı biliyor.
 - Tom knows exactly what to do.
Ne zaman olduğunu kesin olarak biliyorum.
 - I know exactly when that happened.
Tamı tamına bu ne anlama geliyor?
 - Exactly what does that mean?
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
 - You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Tam olarak ne yapıyorsun?
 - What exactly are you doing?
Yapmakta olduğum aynen budur.
 - That's exactly what I was doing.
Senin yaptığını aynen yapardım.
 - I would've done exactly what you did.
Mektubu açmak zorunda değildim. Ne söylediğini tamamen biliyordum.
 - I didn't have to open the letter. I knew exactly what it said.
Sally, Bill'le tamamen aynı fikirde değildi ama onu destekledi.
 - Sally didn't exactly agree with Bill, but she supported him.
O, tam olarak benim istediğimdir.
 - It's exactly what I wanted.
Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
 - I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
O tam olarak doğru bir karşılaştırma değil.
 - That's not exactly an accurate comparison.
O tam olarak doğru değildi.
 - That wasn't exactly true.
Sen ve Tom tamamen aynısınız.
 - You and Tom are exactly the same.
Tamamen haklısın, Tom.
 - You're exactly right, Tom.