My father polished his car till it shone.
- Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.
The sun shone brightly.
- Güneş parlak bir şekilde parladı.
She had her shoes shined.
- O, ayakkabılarını parlattı.
The light shines in the darkness.
- Işık karanlıkta parlar.
Mary's eyes sparkled like diamonds.
- Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.
Her eyes sparkled like diamonds.
- Onun gözleri elmas gibi parladı.
The child talked with his eyes shining.
- Çocuk parlayan gözlerle konuştu.
The moon is shining brightly tonight.
- Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.
The logs flamed brightly.
- Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.