However long you try to hide it, the lies will come out anyway.
- Ne kadar saklamaya çalışırsan çalış, yalanlar her zaman ortaya çıkar.
Tom doesn't want the truth to come out.
- Tom gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor.
This question has often arisen.
- Bu soru sık sık ortaya çıktı.
A new difficulty has arisen.
- Yeni bir zorluk ortaya çıktı.
Confusion arose from the accident.
- Kaza yüzünden karışıklık ortaya çıktı.
This tradition arose in China.
- Bu gelenek Çin'de ortaya çıkmıştır.
Bribes are something that arises in conjunction with power organizations.
- Rüşvet güç örgütleri ile birlikte ortaya çıkan bir şeydir.
How did this misunderstanding ever arise?
- Bu yanlış anlama nasıl ortaya çıktı?