optical network element

listen to the pronunciation of optical network element
İngilizce - Türkçe

optical network element teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

one
bir

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

Birini tanıyorum da ötekini değil. - I know one of them but not the other.

one
{i} tek

Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi. - I called his office again and again, but no one answered.

Tek bir taşla iki kuş öldür. - Kill two birds with one stone.

one
{i} biri

Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir. - Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.

Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir. - Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.

one
bir rakamı
one
{i} birisi

Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez. - One won’t hear much music in that pub.

Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam. - There were two people in it, one of her girl students and a young man.

one
{i} kimse

Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez. - No one shall be arbitrarily deprived of his property.

Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor. - No one wants to listen to my opinions.

one
bir (sayı olarak)
one
{s} 1. bir: Give me one loquat. Bana bir maltaeriği ver. One hundred and twenty people came. Yüz yirmi kişi geldi. One half of them were crazy
one
belirli biri
one
adında biri
one
bir sayısı
one
bir tane

Ofiste bir tane satın almak zorundasın. - You have to buy one at the office.

Saatimi kaybettim, bu yüzden bir tane almak zorundayım. - I lost my watch, so I have to buy one.

one
aynı

İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir. - If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.

Bu kaybettiğim kamera ile aynı tip kamera. - This is the same type of camera as the one I lost.

one
her biri

Her birimiz elinden geleni yapmalı. - Each one of us should do his best.

Her biri bin dolar ödedi. - Each person paid one thousand dollars.

one
one another birbirlerini
one
adam

Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü. - Dima slept with 25 men in one night and then killed them.

Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır. - In the country of the blind, the one-eyed man is king.

one
kişi

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır. - That's one small step for man, one giant leap for mankind.

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır. - That's one small step for a man, one giant leap for mankind.

one
one and sixpence eski
İngilizce - İngilizce
one
optical network element

    Heceleme

    op·ti·cal net·work el·e·ment

    Türkçe nasıl söylenir

    äptîkıl netwırk elımınt

    Telaffuz

    /ˈäptəkəl ˈnetˌwərk ˈeləmənt/ /ˈɑːptɪkəl ˈnɛtˌwɜrk ˈɛləmənt/