Natto berbat kokuyor, ama lezzetli.
- Natto smells awful, but tastes delicious.
O şarkıcının berbat bir sesi var.
- That singer has an awful voice.
Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?
- You look awful. What happened?
Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum.
- I feel awful about what I said.
O, korkunç bir gündü.
- That was an awful day.
Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
- There are very few shops and the cinema is awful.
Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom seemed awfully tired.
Bu, iki kişi için oldukça çok şey gibi görünüyor.
- That looks like an awful lot for two people.
Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.
- His speech got awfully boring.
Ne müthiş bir dünyada yaşıyoruz!
- What an awful world we live in!