Onlar benim önerime kuvvetle karşı çıkıyorlar.
- They are strongly opposing my proposal.
Çevreciler, Keystone XL boru hattına karşı çıkıyorlar.
- Environmentalists are opposing the Keystone XL pipeline.
O, karşı takıma katıldı.
- He joined the opposing team.
Nükleer testlere karşı açıklamaya hazırım.
- I am willing to go on record as opposing nuclear tests.
Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.
- We oppose the government on this matter.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
opposing armies.