Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
- Please leave my things as they are.
Bildiği kadarıyla işler yolunda gidiyordu.
- So far as he was concerned, things were going well.
Umarım sizin için işler yolunda gidiyordur.
- I hope things have been going well for you.
Büyük annem giysiler örmeyi seviyor.
- My grandmother likes to weave things.
Tom olaylar hakkında biraz daha olumlu olmayı öğrense, büyük olasılıkla insanlar ondan biraz daha hoşlanır.
- If Tom would learn to be a little more positive about things, people would probably like him a bit more.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
- Tom often has trouble remembering things.
Ortalık vahşileşmek üzere.
- Things are about to get wild.
Koşullar hızla değişiyor.
- Things are changing fast.
Koşullar sadece daha kötüleşecek.
- Things are only going to get worse.
İlişkiler çirkinleşiyor.
- Things are getting ugly.
İlişkiler daha kötü oluyorlar.
- Things are getting worse.
Gidişat çok hızlı değişir.
- Things change too quickly.
Tom gittikten sonra buralarda gidişat aynı olmayacak.
- Things won't be the same around here after Tom leaves.
Umarım vaziyet çok değişmez.
- I hope things don't change too much.
Onlar mevcut durumdan memnun.
- They are content with things as they are.
Durumu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Tom benim erkek arkadaşım değildir.
- I want to make things clear. Tom is NOT my boyfriend.
Bunlar senin eşyaların mı?
- Are these your things?
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
- Older people are often afraid of trying new things.
Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.