Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
 - The bank lent her 500 dollars.
Muhabir: Ona bir kedi yavrusu aldınız mı?
 - Reporter: Did you buy her a kitten?
Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı.
 - Jane's dream was to find herself a sugar daddy.
O kendi kendine mırıldanıyor.
 - She is muttering to herself.
Onu sevip sevmediğini bilmiyorum.
 - I don't know whether you like her or not.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
 - Love is seeing her in your dreams.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - He promised to meet her at the coffee shop.
Onun elleri buz kadar soğuktu.
 - Her hands were as cold as ice.
Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
 - She said NO to herself. She said YES aloud.
Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.
 - Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.
Siz ondan daha uzun boylusunuz.
 - You are taller than her.
Herkes ondan iyi şekilde bahseder.
 - Everybody speaks well of her.
Buraya dün akşam altıda geldik.
 - We arrived here at six yesterday evening.
Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
 - It is five years since we moved here.
Hey, burada ne oluyor.
 - Hey, what's going on here?
Hey, lütfen bana burada yardım eder misin?
 - Hey, could you give me a hand over here, please?