Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İngilizce - Türkçe
normally curved handle suspended between sockets as a drawer pull teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- bail
- {i} kefalet
Eğer kefalet ödeyemezsen hapishanede kalmak zorunda kalacaksın.
-If you can't make bail, you'll have to stay in jail.
Tom hiç kefaletle tahliye olmadı.
-Tom has never bailed.
- bail
- kefalet,v.kefaletini öde: n.kefalet
- bail
- (Kanun) kefaletini ödemek
- bail
- kepçe
- bail
- kefalet vergini
- bail
- bir kimseye kefalet ederek tahliyesini temin etmek
- bail
- {f} kurtarmak
- bail
- {i} kulp
- bail
- {i} çember
- bail
- mevkufu kefile teslim etmek
- bail
- {i} (tekneye giren suyu boşaltmak için kullanılan) kova, maşrapa v.b
- bail
- tevdi etmek
- bail
- (fiil) kefaletle serbest bırakmak, kurtarmak; emanet etmek, suyunu boşaltmak (kayık)
- bail
- {i} kefil
Bana kefil oluyor musun?
-Are you bailing on me?
- bail
- {f} suyunu boşaltmak (kayık)
- bail
- {f} emanet etmek
- bail
- kefaletle tahliye edilme. f
- bail
- (sanığın tahliye edilmesi için verilmesi gereken) teminat akçesi, kefalet
- bail
- {i} teminât
- bail
- kefalet ücreti
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
normally curved handle suspended between sockets as a drawer pull teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- bail
normally curved handle suspended between sockets as a drawer pull
Heceleme
nor·mal·ly curved han·dle suspended be·tween sockets as a draw·er pullTürkçe nasıl söylenir
nôrmli kırvd händıl sıspendıd bitwin säkıts äz ı drôr pûlTelaffuz
/ˈnôrmlē ˈkərvd ˈhandəl səˈspendəd bēˈtwēn ˈsäkəts ˈaz ə ˈdrôr ˈpo͝ol/ /ˈnɔːrmliː ˈkɜrvd ˈhændəl səˈspɛndəd biːˈtwiːn ˈsɑːkəts ˈæz ə ˈdrɔːr ˈpʊl/
Resimler
Geçmiş
Favoriler