kepçe

listen to the pronunciation of kepçe
Türkçe - Türkçe
Erimiş madeni kalıba dökmek için kullanılan büyük kaşık
Sulu yiyecekleri karıştırmaya, dağıtmaya yarayan, uzun saplı, yuvarlak ve derince kaşık: "Tahta kaşık ve kepçe yontar, geçimini bunları satarak sağlardı."- N. Araz
Gemilerde, ortasında dümen evi bulunan yuvarlak kıç çıkıntısı
Demirci ocağındaki külleri çekmeğe yarayan düz ağızlı araç
Sulu yiyecekleri karıştırmaya, dağıtmaya yarayan, uzun saplı, yuvarlak ve derince kaşık
Güreşte hasmın arkasından bacakları arasına el sokma oyunu
Tahıl, kömür, kum gibi dökme yüklerin yüklenip boşaltılmasında kullanılan, iki veya daha çok çeneden oluşmuş motorlu araç
Bir kepçenin alabildiği miktarda olan
Karşı güreşçinin bacağını türlü biçimlerde dizinin üstünden kavrayıp çekerek açık düşürmesi
Saplı bir çembere geçirilmiş olan, balık veya kelebek tutmada kullanılan ağ
(Osmanlı Dönemi) KAFŞELİL
(Osmanlı Dönemi) ISTAM
çolpu
saplağu
çömçe
ıstam
kepçe kulak
Kocaman ve öne doğru kulakları olan (kimse)
kepçe kuyruk
Başkalarının sırtından bedava geçinen (kimse)
kepçe surat
Çok küçük yüzü olan (kimse)
kepçe
Ağdan örülerek yapılan ve balıkçılıkta kullanılan, uzun saplı sepet
bol kepçe
Servis sırasında yiyeceği bol bol dağıtma
bol kepçe
Cömert, eli açık, zengin gönüllü
kepçe