O amcasına bitişik yaşadı.
- He lived next to his uncle.
Tom Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
- Tom took a seat next to Mary.
Mutfakta neredeyse hiçbir şeyimiz yoktu.
- We had next to nothing in the kitchen.
O konuda neredeyse hiçbir şey bilmiyor.
- He knows next to nothing about the issue.
O, bitişikte yaşamasına rağmen, bize selam bile vermez.
- Even though he lives next door, he doesn't even say hello to us.
O, bitişikte yaşayan adamdır.
- That's the man who lives next door.
Dün gece yandaki evde bir yangın çıktı.
- Last night a fire broke out in the house next door.
Bunlar, yandaki evde yaşayan insanlar.
- These are the people who live next door.
Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var.
- There are daisies next to the steel building.
Tom kapı komşusu kızla evlendi.
- Tom married the girl next door.
Tom bizim kapı komşumuz.
- Tom is our next door neighbor.
Mary John'la çalışan otobüs sürücüsüne bitişik mi yaşıyor?
- Does Mary live next door to the bus driver that worked with John?
O bizim bitişikte yaşadı.
- She lived next door to us.
Evimin yanında birkaç dükkân var.
- There are a few shops next to my house.
Tom sınıfta Mary'nin yanında oturdu.
- Tom sat next to Mary in class.
Bitişik komşudan gelen müzik yüksek ve rahatsız ediciydi.
- The music coming from next door was loud and annoying.
Tom Mary'ye bitişik komşuya gitmesini ve komşunun yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamasını söyledi.
- Tom told Mary to go next door and see if the neighbors needed any help.
Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.
- The boy next door fell head first from a tree.
Tom kapı komşusu kızla evlendi.
- Tom married the girl next door.
Try the place next door.
When you start the next to the last roll, get some more paper.
Do you mind if I sit next to you?.
It is next to impossible to get him to admit it, but writes very well.