movement organized and accompanied by music

listen to the pronunciation of movement organized and accompanied by music
İngilizce - Türkçe

movement organized and accompanied by music teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

dance
{f} dans etmek

Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı. - No one did anything but dance.

Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler. - Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.

dance
{i} dans

Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur. - This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.

Linda Meg kadar iyi dans edebilir. - Linda can dance as well as Meg.

dance
{i} balo

Baloya gelmeme izin ver; Ben de dans etmek istiyorum. - Let me come to the ball; I, too, would like to dance.

Tom lise balosunda Mary ve sadece diğer üç kız ile dans etti. - Tom danced with Mary and only three other girls at the high school prom.

dance
{f} dans ettirmek
dance
eğlence

Dans etmeni izlemek eğlenceli. - It's fun to watch you dance.

dance
dans etme

Tom Mary ile dans etmeliydi. - Tom should've danced with Mary.

Benimle dans etmek ister misin? - Would you like to dance with me?

dance
(Tıp) Beyindeki bir lezyona bağlı olarak gelişen istemdışı düzensiz vücut hareketleri (Koredeki hareketler gibi)
dance
{f} oynatmak
dance
{i} danslı parti
dance
{i} oyun

O birçok halk oyunu biliyor. - He knows many folk dances.

dance
{f} oynamak
dance
dance in attendance birinin etrafında dört dönmek
dance
{i} dans, raks, oyun
dance
{i} dans müziği

O bir dans müziği plağı aldı. - She has bought a record of dance music.

dance
sıçramak
İngilizce - İngilizce
dance
movement organized and accompanied by music

    Heceleme

    move·ment or·gan·ized and ac·com·pa·nied by mu·sic

    Türkçe nasıl söylenir

    muvmınt ôrgınayzd ınd ıkʌmpınid bay myuzîk

    Telaffuz

    /ˈmo͞ovmənt ˈôrgəˌnīzd ənd əˈkəmpənēd ˈbī ˈmyo͞ozək/ /ˈmuːvmənt ˈɔːrɡəˌnaɪzd ənd əˈkʌmpəniːd ˈbaɪ ˈmjuːzɪk/