Rusçamın hâlâ iyi olmadığını biliyorum fakat kaydettiğim ilerlemeden oldukça mutluyum.
 - I know my Russian still has a long way to go, but I’m pretty happy with the progress I’ve made.
Korkarım onu bu şekilde yaparak ilerleme kaydedemeyeceğiz.
 - I'm afraid we'll get nowhere doing it this way.
İşleri bizim usulümüzle yapmak zorunda kalacaksın.
 - You'll have to do things our way.
Yulaf ezmesini yiyebileceğim tek usul bol şekerlidir.
 - The only way I can eat oatmeal is with a lot of sugar.
O zamandan beri büyük mesafe kaydettik.
 - We've come a long way since then.
Göl buradan uzun bir mesafedir.
 - The lake is a long way from here.
Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
 - As they didn't know the way, they soon got lost.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
 - Fortunately they had no storms on the way.
Biz bunu son kez senin yönteminle denedik ve işe yaramadı.
 - We tried it your way last time and it didn't work.
Biz senin yönteminin dışında kalacağız.
 - We'll stay out of your way.
Yoldan uzakta bulunan annesi ile birlikte, Duke şirketinden zimmetine para geçirme planına devam edebildi.
 - With his mother out of the way, Duke was able to proceed with his plan to embezzle the money from the company.
Tom buradan uzakta yaşamaktadır.
 - Tom lives a long way from here.
Elbiselerimi değiştirirken sadece bir dakika için diğer tarafa bakar mısın?
 - Would you mind looking the other way for just a minute while I change my clothes?
Elbiselerimi değiştirirken diğer tarafa bakar mısın?
 - Would you mind looking the other way while I change my clothes?
Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı.
 - Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving.
Tom Mary'nin davranış şeklini onaylamıyor.
 - Tom doesn't approve of the way Mary's been behaving.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
 - The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Köylülerin durumu birçok yönden on yıl öncesine göre daha iyi.
 - The situation of the villagers is better than ten years ago in many ways.
Bir kişinin bir şeye bakış şekli onun durumuna bağlıdır.
 - A person's way of looking at something depends on his situation.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
 - Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Kız kardeşim ve ben her bakımdan farklıyız.
 - My sister and I are different in every way.