O, resimler vasıtasıyla fikrini açıkladı.
- She explained her idea by means of pictures.
Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.
Telefon bir iletişim aracıdır.
- The telephone is a means of communication.
İngilizce bir haberleşme aracıdır.
- English is a means of communication.
Mümkün olan tüm araçlar denendi.
- All possible means have been tried.
Onların hepsinin bağımsız araçları vardır.
- All of them have independent means.
Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar.
- They live beyond their means.
Tom kazandığından çok para harcıyor.
- Tom lives beyond his means.
Amnezi, hafıza kaybı anlamına gelir.
- Amnesia means loss of memory.
Onunla, Boeing diğer sorunların da olabileceği, ama mürettabat işini doğru şekilde yaparsa bir kazadan kaçınılabileceği anlamına gelir.
- By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.
Akla gelebilecek her yolu denedim.
- I have tried every means imaginable.
Mümkün olan tüm yollarla bir savaşı önlemeliyiz.
- We must prevent a war by all possible means.
Ne pahasına olursa olsun, onu istediğini söyledin!
- You said you wanted it by any means!
Şüphesiz boğulan çocuğu kurtarmalıyım.
- I must save the drowning child by all means.
Şüphesiz onu ben yapacağım.
- I'll do it by all means.