John built a bookcase.
- John bir kitaplık yaptı.
According to legend, the French composer Alkan was killed by a collapsing bookcase when he tried to reach for the Talmud, a holy Jewish book, in the study in his house.
- Efsaneye göre, Fransız besteci Alkan, evindeki çalışmasında, kutsal Yahudi kitabı Talmud'a ulaşmaya çalışırken çöken bir kitaplık tarafından öldürüldü.
He made her a bookshelf.
- O ona bir kitaplık yaptı.
There are only books on the bookshelf.
- Kitaplıkta sadece kitaplar var.
These are very old books.
- Bunlar çok eski kitaplar.
Is she reading a book? Yes, she is.
- O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
Tom has written a very good paper on the production of rubber.
- Tom lastik üretimi üzerine çok iyi bir kitap yazdı.
Books are made out of paper.
- Kitaplar kağıttan yapılırlar.
Were I free from work, I could read these books.
- İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.
This book counts among the best of his work.
- Bu kitap, onun çalışmalarının en iyileri arasında sayılır.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
He's writing a book now.
- O şimdi bir kitap yazıyor.
She's also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
Was the book interesting?
- Kitap enteresan mıydı?
We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
- Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.