There is a huge arch over the road.
 - Yolda büyük bir kemer var.
A rainbow is a seven-colour arch in the sky.
 - Bir gökkuşağı gökyüzünde yedi renkli kemerdir.
Fasten your seat belt.
 - Emniyet kemerini bağla.
People who drive cars should wear seat belts.
 - Araba kullanan insanlar emniyet kemeri takmalılar.
She is wearing a leather belt around her waist.
 - Beline deri kemer takıyor.
Tom put the gun back in his waistband.
 - Tom silahını kemerine geri koydu.
But for the safety belt, I wouldn't be alive today.
 - Emniyet kemeri olmasaydı şimdi hayatta olmazdım.
We always had to put on a safety belt in case we had an accident.
 - Kaza geçirme ihtimaline karşın biz her zaman bir emniyet kemeri takmak zorundaydık.
Fasten your seat belt, please.
 - Emniyet kemerini tak, lütfen.
Fasten your seat belt.
 - Emniyet kemerini bağla.
Tom put the gun back in his waistband.
 - Tom silahını kemerine geri koydu.
Lütfen emniyet kemerinizi taktığınızdan emin olunuz.
 - Lütfen emniyet kemerinizin takıldığından emin olun.
Lütfen emniyet kemerinizin takıldığından emin olun.
 - Lütfen emniyet kemerinizi taktığınızdan emin olunuz.