kaybeden

listen to the pronunciation of kaybeden
Türkçe - İngilizce
losing

World War II ended and the Olympics were revived in 1948 in London, but the losing countries of the war, Germany and Japan, were not invited. - 2.Dünya Savaşı sona erdi ve Olimpiyatlar 1948'de Londra'da yeniden başladı, ama savaşın kaybeden ülkeleri olan Almanya ve Japonya davet edilmediler.

loser

If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory. - Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.

You're all a bunch of losers. - Hepiniz bir kaybedenler grubusunuz.

kaybeden kimse
loser
kaybet
lose

Why did the lawyer lose in the argument? - Avukat savunmada niçin kaybetti?

Don't lose confidence, Mike. - Güvenini kaybetme, Mike.

kaybet
mislay
kaybet
{f} losing

I can't stand losing her. - Ben onu kaybetmeye dayanamam.

She forgave him for losing all her money. - O, tüm parasını kaybettiği için onu bağışladı.

kaybet
{f} lost

I've lost all my money. - Bütün paramı kaybettim.

Tom lost no time in parting with the money. - Tom parayı elden çıkarmak için zaman kaybetmedi.

kaybedenler
the losers
kumarda kaybeden, aşkta kazanır
gamble, the love will win
kaybet
forfeit
kaybet
mislaid

I've mislaid my watch. - Kol saatimi kaybettim.