In the country of the blind, the one-eyed man is king.
 - Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır.
The blind don't believe in love at first sight.
 - Körler ilk görüşte aşka inanmazlar.
They say love is blind.
 - Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
Tom's great-grandfather was born blind.
 - Tom'un büyük büyükbabası kör doğdu.
I can't write with this dull pencil.
 - Bu kör kalemle yazamıyorum.
This knife is so dull that it can't cut.
 - Bu bıçak o kadar kör ki kesemez.
You must be blind as a bat if you couldn't see it.
 - Eğer onu göremediysen bir yarasa gibi kör olmalısın.
Tom is as blind as a bat.
 - Tom bir yarasa kadar kör.
The knife was so blunt that I could not cut the meat with it and I resorted to my pocket knife.
 - Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve çakıma başvurdum.
Dan dislikes Matt because he's blunt and insensitive.
 - Dan Matt'i kör ve duyarsız olduğu için sevmiyor.