Davadaki hakim adil değildi.
 - The judge in the case was not fair.
Onlar da başkalarına adil olmalıdır.
 - They should also be fair to others.
O oldukça makul bir fiyat.
 - That's a fairly reasonable price.
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
 - I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
Tom oldukça iyi bir golfçüdür.
 - Tom is a fairly decent golfer.
Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.
 - Tom did fairly well on the test he took yesterday.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
 - I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Yaşam adil değil ama hala güzel.
 - Life isn't fair, but it's still good.
O bütün ülkenin en güzeliydi.
 - She was the fairest in the whole land.
Öğretmen, sınavlarımızda not verirken çok adildi.
 - The teacher was very fair when she marked our exams.
Tom'un çok açık bir teni var ve güneşte kolayca yanar.
 - Tom has a very fair complexion and burns easily in the sun.