No matter how hard I try, I can't do it any better than she can.
- Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım, onu, onun yapabildiğinden daha iyi şekilde yapamam.
We know we can do better.
- Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz.
He made the best of the opportunity.
- O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
Time is a precious thing, so we should make the best use of it.
- Zaman çok değerli bir şeydir, bu yüzden onu en iyi şekilde kullanmamız gerekir.