in the habit of

listen to the pronunciation of in the habit of
İngilizce - Türkçe
alışkanlık olarak
used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
be in the habit of
alışkanlığında olmak
used to
yapardı

O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım. - I used to often take walks along that river.

Her sabah yürüyüş yapardım. - I used to take a walk every morning.

used to
kullan

O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş. - That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

used to
ederdi

O, bana Tom olarak hitap ederdi. - She used to address me as Tom.

Mary, Tom'la evlenmeyi hayal ederdi. - Mary used to dream about marrying Tom.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Askerler tehlikeye alışıktırlar. - Soldiers are used to danger.

Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir. - Tom isn't used to walking barefooted.

used to
alışkın

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to getting up early.

Yalnız yaşamaya alışkın. - She is used to living alone.

İngilizce - İngilizce
used to
in the habit of

    Heceleme

    in the hab·it of

    Türkçe nasıl söylenir

    în dhi häbıt ıv

    Telaffuz

    /ən ᴛʜē ˈhabət əv/ /ɪn ðiː ˈhæbət əv/