O tekrar tekrar denedi, ancak başarılı olamadı.
- He tried again and again, but didn't succeed.
Tekrar tekrar denedim.
- I tried again and again.
Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.
Bu kitap defalarca okumaya değer.
- This book is worth reading again and again.
O, ona defalarca vurdu.
- She hit him again and again.
O kötü huylu oldu, sürekli karısının yemeklerini eleştirdi ve midesindeki bir ağrıdan şikâyet etti.
- He became bad-tempered, continually criticized his wife's cooking and complained of a pain in his stomach.
Peter sürekli annesiyle telefon görüşmesi yapıyor.
- Peter is continually making phone calls to his mother.
Ben sürekli olarak pazara giderim.
- I continually go to the market.
Termosfer içinde sıcaklıklar sürekli olarak 1.000 derece Celsius'un hayli ötesine yükselir.
- Within the thermosphere, temperatures rise continually to well beyond 1,000 degrees C.
Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.
I've warned you over and over again not to do it.
- Ich habe euch immer wieder gewarnt, es nicht zu tun.
I like to eyeball my ingredients, mostly because I don't feel like washing my measuring cups over and over.
- Ich koche gern nach Gefühl, hauptsächlich, weil ich keine Lust darauf habe, meine Messbecher immer wieder zu spülen.